Translate

13 Aralık 2025 Cumartesi

Öğrenilmiş çaresizlik ...

Filler daha yavruyken, kalın bir zincirle bacağından bir direğe bağlanır. 

Önceleri hayvan kaçmaya çalışır ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın ne zinciri koparabilir ne de direği yerinden oynatabilir. 

Fil yavrusu ayağında zincirle büyür ve kaçamayacağını kabullenir

Özgürlük kavramını yitirir. 

İşte bu noktada ayağındaki zincir çözülür ve yerine konulan ince bir halatla birkaç santimetre boyunda tahtadan bir çubuğa bağlanır. 

Fil, bu koşullarda kolaylıkla kaçabilecek olmasına rağmen olduğu yerde kalır. 

Çünkü hâlâ var olduğunu sandığı zincirini asla kıramayacağına inanır. 

Fil büyüyünce ipten kurtarılır. 

Ama artık o alanın dışına çıkamayacağını öğrenmiştir.


10 Aralık 2025 Çarşamba

Özgürlüğün Resmi...

Babası İspanya`nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkumdu küçük kızın.


Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi.

Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı.

Bu sebeple kağıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı.

Çok üzülmüştü küçük kız. Babasına söyledi bunu, o da “üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?” dedi.

Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü. Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti.

Babası keyifle resme baktı ve sordu: “Hmmm! Ne güzel bir ağaç bu! Üzerindeki benekler ne? Portakal mı?”

Küçük kız babasına eğilerek, sessizce şöyle dedi :

“Hşşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri…🥺🥺🥺

NEFS - KALBİN YANKISININ SIRRI?

ORMANDAKİ SESİN HİKAYESİ

 

Bir baba ve oğlu ormanda yürüyüşe çıkmış.

Güneş yaprakların arasından süzülüyor, kuş sesleri sessizliğe eşlik ediyormuş.

Bir anda çocuk bir taşa takılıp düşmüş, acıyla bağırmış:

“Ahhhh!” Dağlardan aynı ses yankılanmış: “Ahhhh!”

Çocuk şaşırmış, “Baba biri bana bağırdı!” demiş.

Sonra merakla bağırmış: “Sen kimsin?”

Yankı cevap vermiş:

“Sen kimsin?” Sinirlenmiş çocuk: “Sen bir korkaksın!” Ve dağ, aynı şekilde cevaplamış:

“Sen bir korkaksın!” Oğul kızgın, ama baba tebessüm etmiş:

“Dinle ve öğren oğlum,” demiş.

Sonra da dağa dönüp seslenmiş: “Sana hayranım!”

Ve yankı cevaplamış:

“Sana hayranım!”

Baba devam etmiş: “Sen muhteşemsin!”

Dağdan gelen ses yine aynıymış:

“Sen muhteşemsin!”

Çocuk şaşkınlıkla sormuş:

“Baba, bu nasıl oluyor?”

Baba elini oğlunun kalbine koymuş ve demiş ki: “Bu, dağın yankısı değil oğlum.

Bu, yaşamın yankısı.

Yaşam sana, senin ona ne söylediğini geri verir.

Yaşam, İç Sesimizin Aynasıdır.

Hayat, iç dünyamızda taşıdıklarımızın yankısıdır.

Ne söylüyorsak, ne hissediyorsak, neye inanıyorsak onu bize geri yansıtır.

Sevgi verirsen, sevgi bulursun.

Korku yayarsan, korkuyu çağırırsın.

Her düşünce, her duygu bir ses gibidir;

Nefs ve Kalbin Yankısı

Tasavvuf ehline göre bu hikâye, nefsin yankısı ile kalbin yankısı arasındaki farkı anlatır.

Nefisle konuşan, dünyayı nefsi gibi duyar: öfke, kibir, korku…

Kalple konuşan, dünyayı kalbi gibi duyar: şefkat, teslimiyet, sevgi…

Dağ, dış dünyadır.

Ses, insanın iç sesidir.

Yani kişi, hangi hâl ile konuşursa;yaşam da o hâlin yankısını verir.

“Kendini bil ki, dünyayı tanıyasın. Çünkü dünya senin içindedir.”

Bugünün diliyle anlatırsak;

Bilinçaltı, insanın “iç dağı” gibidir.Ne ektiysen, yankı olarak onu duyarsın.Zihninde taşıdığın inançlar, duygular, korkular hepsi bilinçaltında yankılanır ve dış dünyana yansır.

Kendini suçlayan biri, suçlulukla karşılaşır.Kendini sevmeyi öğrenen biri, sevgiyi hayatına çeker.Çünkü hayat, kalbin frekansına göre yankı verir.Yankı değişmez.Sadece senin sesin değiştiğinde, yankı da değişir.Kızgınlıkla seslenirsen, öfke duyarsın.Sevgiyle seslenirsen, huzur duyarsın.Yaşam seninle konuşmaz, seni yansıtır.

Kısaca;

Kalbini güzelleştir, çünkü kalp güzelleştiğinde yankı da güzelleşir...

 

Sevgi ve Saygılarımla...


3 Aralık 2025 Çarşamba

NEFES EĞİTİMİ ÇOCUKLARA NASIL BİR KATKI SAĞLAR?

Bir Nefesle Başlayan Hayat: Çocuklarda Doğru Nefesin Gücü...

“Hayat, ilk nefesle başlar… ama o nefesin farkına varmak, bilinçle devam eder.”

Doğru Nefes, Sağlıklı Bir Hayatın Temelidir. Bebekler doğduklarında mükemmel nefes alırlar.

Diyaframlarını tam kapasiteyle kullanır, her nefeste tüm hücrelerine yaşam enerjisi taşırlar.

Ancak çocuk büyüdükçe, korku, kaygı, stres ve çevresel baskılarla tanıştıkça nefesi de değişir.

Zamanla diyafram nefesini bırakır, yüzeysel, hızlı ve sığ nefes almaya başlar.

İşte bu noktada, nefes artık hayat vermek yerine, hayatı daraltmaya başlar.

Bu nedenle çocuklarımıza doğru nefes almayı öğretmek, onlara verebileceğimiz en değerli hediyedir.

Doğru Nefes Alan Çocuk Nasıl Değişir?

Doğru nefes, sadece akciğerleri değil, bedeni, zihni ve ruhu aynı anda besler.

Bir çocuk doğru nefesi öğrendiğinde sadece rahatlamaz — dönüşür.

Fiziksel olarak:

Diyafram kası gelişir, bağışıklık sistemi güçlenir.

Enerjisi artar, kolay kolay hastalanmaz.

Vücut postürü (duruşu) dengelenir.

Zihinsel olarak:

Beyin, yeterli oksijenle beslendiği için konsantrasyon ve hafıza gücü artar.

Okul başarısı yükselir, öğrenme hızı gelişir.

Kaygı ve dikkat dağınıklığı azalır.

Duygusal olarak:

Duygularını fark etmeyi ve dengelemeyi öğrenir.

Özgüveni güçlenir, kendini ifade etme becerisi gelişir.

Empati yeteneği artar; daha anlayışlı, daha sevgi dolu bir birey haline gelir.

Nefes, Çocuğun Ruhsal Dayanağıdır

Çocuklar duygularını henüz tam olarak ifade edemezler;

öfke, korku, kırgınlık gibi hisleri içlerinde biriktirirler.

Doğru nefes teknikleri, bu duyguların dönüşümüne aracılık eder.

Çocuk nefes almayı öğrendikçe, içsel olarak rahatlamayı, merkezinde kalmayı ve dengeyi bulmayı da öğrenir. Böylece sadece “iyi bir öğrenci” değil,aynı zamanda huzurlu, bilinçli ve özgüvenli bir insan olur. 

Neden Bu Eğitimi Çocuğunuza Aldırmalısınız yada onun için siz almalısınız? 

Çünkü çocuklarımız, geleceğin nefesidir.

Doğru nefes almayı öğrenen çocuk:

Hayata karşı güçlü bir duruş kazanır,

Kaygı ve korkularla daha sağlıklı baş eder,

Potansiyelini keşfeder,

Kalbini ve zihnini uyum içinde kullanmayı öğrenir.Bu eğitim, yalnızca bir teknik öğretmez bir farkındalık kazandırır. Ve bu farkındalık, çocuğun tüm yaşamına yayılır. 

Nefes Atölyesi ile Çocuklara Bir Armağan Verin

Melek Özen Nefes Atölyeleri,çocukların yaşam enerjilerini dengeleyen,beden-zihin-ruh bütünlüğünü destekleyen özel bir programdır.

Çocuklar, kendi nefeslerini tanımayı,duygularını yönetmeyi ve içlerindeki gücü keşfetmeyi öğrenirler. Bu eğitim, bir ömür boyu sürecek içsel denge ve özgüvenin temelini atar.

“Bir çocuğa doğru nefes almayı öğretmek, ona yaşam boyu sürecek bir huzur armağan etmektir.”

 

Sevgiyle,

26 Kasım 2025 Çarşamba

Doğru Nefes Almak...

 Neden Nefes Koçu Ne Yapar?

Birçoğumuz “Zaten nefes alıyoruz, neden nefes koçuna ihtiyaç duyayım ki?” diye düşünür.

Ama gerçek şu ki; nefes almakla nefes almayı bilmek arasında derin bir fark vardır.

Doğduğumuz anda kusursuz bir nefese sahibiz  diyafram nefesi.

Oysa iki yaşından itibaren, hayatın karmaşasıyla birlikte bu doğal ritmimizi kaybetmeye başlıyoruz. Hayata gözlerimizi açtığımızda safız. 0–6 yaş arasında ise aileden gelen kısıtlamalar, korkular, cezalar, tartışmalar ve “ayıp” kültürüyle tanışırız.Bu süreçte nefesimiz yavaşça yükselir, göğse taşınır. Okul yıllarında başlayan rekabet, kaygı, endişe ve “başarma baskısı” derken, diyafram nefesini unuturuz. Ergenlik dönemine geldiğimizde artık yalnızca üst solunumla yaşıyoruz. Farkında olmadan yaşam enerjimiz azalır.Endişeli, huzursuz, sabırsız biri haline geliriz. Bağışıklığımız zayıflar, odaklanma gücümüz düşer, depresif ruh hallerine kapılırız. Çünkü artık bedenimize yeterince yaşam enerjisi (oksijen) girmiyordur.

Nefesin Dönüştürücü Gücü

Diyafram nefesini kaybetmek, sadece fiziksel bir durum değildir.

ruhsal ve zihinsel bir kopuştur.

Doğru nefesle birlikte:

Zihin sakinleşir  

Kalp frekansı dengelenir 

Hücreler canlanır 

Yaşam enerjisi yükselir 

Ve insan kendini yeniden hayata bağlı hisseder.

Nefes, yalnızca hava değil, Allah ile olan bağımızın da kapısıdır.

Nefes Koçu Olmak: Bir Meslekten Fazlası

Bir nefes koçu, sadece doğru nefesi öğretmez; aynı zamanda insanların kendilerini yeniden hatırlamalarına vesile olur.Seyri Ebabil'in “Ruh–Beden–Zihin Bütünlüğü” programı,modern koçluk teknikleriyle tasavvufi bilinci birleştirir.

14 modülden oluşan Uluslararası Sertifikalı Nefes Koçluğu Programı, katılımcılara hem kişisel dönüşüm hem de profesyonel danışmanlık becerisi kazandırır. Bu programı tamamladığında sadece nefes almayı değil,nefesle yaşamayı öğreneceksin.Ve başkalarının da dönüşüm yolculuğuna vesile olacaksın. 

Son Söz: Nefes Hayattır

Unutma…Nefes almak yaşamak değildir.Doğru nefes almak, gerçekten yaşamaktır.

Eğer bedenini, zihnini ve ruhunu dengeye getirmek;insanlara şifa, denge ve farkındalık alanı açmak istiyorsan,bu yolculuk tamda  senin için.

4 Kasım 2025 Salı

 Teslimiyet Yasası –

 Yaradan’a Güvenmenin Sessiz Kudretiİ

İnsan çoğu zaman hayatı kontrol etmeye çalışır.

Planlar yapar, beklentiler kurar, sonuçları zorlar.

Ama her şeyi planlamaya çalışırken, aslında en önemli şeyi unutur: Teslimiyet.

Teslimiyet, hiçbir şey yapmamak değil; elinden geleni yapıp, sonucunu Yaradan’a bırakmaktır.

Bu yasa, kalbin “Ben biliyorum” diyen zihne karşı fısıldadığı derin bir teslim olma halidir.


Teslimiyet, kayıtsızlık değil; güvendir.

Çünkü insan, kontrolü bırakmadıkça Yaradan’ın kudretini deneyimleyemez.

Oysa evrendeki her şey ilahi bir düzenle işler.

Bir yaprağın düşüşü bile kaderin ritmindedir.

Biz sadece o ritme güvenmeyi öğreniriz.

Zamanla anlarız ki, hiçbir şey “bizim istediğimiz gibi” değil, bizim hayrımıza olacak şekilde gelişmektedir.


İnsan yaşam yolunda bazen kaybolduğunu sanır.

Dua eder, bekler, bazen kırılır.

Ama her kırılma, teslimiyete davettir.

Çünkü teslimiyet, “neden”i bırakıp “ne öğretiyor”a yönelmekle başlar.

Her yaşanan, bizi Yaradan’a biraz daha yaklaştırır.

Zorluklar, kalbi arındırır; belirsizlikler, güveni öğretir.

Yaradan, her kulunu kendi teslimiyet yoluyla büyütür.


Teslimiyet Yasası, insanın “olması gerekeni” kabul edebilme gücüdür.

Hayat bazen planlarımızı yıkar, ama o yıkılışta yeni bir düzen inşa eder.

Biz “kaybettim” sandığımızda, aslında bir yükten kurtulmuş oluruz.

Teslim olan kalp, artık mücadele etmez; akışa katılır.

Ve o anda mucizeler sessizce belirmeye başlar.


Kur’an’da “Allah’a tevekkül et

Allah, kendisine güvenenleri sever.” buyrulur.

Tevekkül, teslimiyetin kalbidir.

Tevekkül eden insan, dış koşullardan değil, Yaradan’ın rahmetinden güç alır.

Her şeyin ilahi bir sebebi olduğuna inanır.

Bu inanç, kalbi yumuşatır; korkuyu sevgiye dönüştürür.


Teslimiyetin en derin hali, “Biliyorum ki her şey benim hayrıma” diyebilmektir.

O zaman insanın içindeki direnç çözülür.

Korkular, şüpheler, belirsizlikler birer öğretmene dönüşür.

Ve kalp, sessiz bir huzura kavuşur.

Artık bir şeyleri oldurmaya değil, olanı anlamaya odaklanır.

İşte o an, insan Yaradan’ın iradesiyle bir olur.


Teslimiyet, gücün kaybı değil; gerçek gücün farkına varılmasıdır.

Çünkü insan kendi sınırlı gücünü bıraktığında, Yaradan’ın sonsuz kudretiyle birleşir.

Her şeyin bir nedeni, bir vakti ve bir hikmeti olduğunu bilmek,

hayatı bir savaş değil, bir dua haline getirir.


Sonunda insan şunu anlar:

Teslimiyet, vazgeçmek değil, güvenmektir.

Korkunun yerine tevekkül, kaygının yerine huzur gelir.

Ve kalp, Yaradan’ın planının her zaman mükemmel olduğuna inanarak dinlenir.


Kalpten Dua

Ya Rab, kalbimi senin ölçüne bırakıyorum.

Anlamadığım anlarda bile, senin benim için en hayırlısını hazırladığına inanmayı öğret bana.

Kontrol etme çabamı al, yerine güven koy.

Korkularımı teslimiyete, endişemi huzura dönüştür.

Benim planım değil, Senin hikmetin olsun.

Ve ben o hikmette huzur bulayım. Âmin.”

Farkındalık Cümlesi

“Teslimiyet, bırakmak değil; Yaradan’ın elinde tutulduğunu fark etmektir.”



Kalpten dua örnekleri...

  • İnşirah Suresi: Panik, endişe ve iç daralması anlarında okunması önerilir. "Şüphesiz her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır" ayetiyle gönüllere ferahlık verir.
  • Esma-ül Hüsna: Kalp temizliği, günahlardan kurtulmak ve manevi rahatlık için "Ya Kuddüs" ismi gibi isimler zikredilebilir. Günde 170 veya 100 defa okunması gibi çeşitli uygulamalar mevcuttur.


25 Ekim 2025 Cumartesi

Birlik Yasası – Her Şey O’ndan ve O’nun İçindedir...


İnsan çoğu zaman kendini ayrı, yalnız ve kopuk hisseder. Oysa evrenin en temel ruhsal yasalarından biri Birlik Yasasıdır. Bu yasa, “Ayrılık bir yanılsamadır; gerçek olan yalnızca birliktir.” der. Varlık âleminde gördüğümüz her şey, tek bir kaynaktan doğar: Yaradan’ın kudretinden.


Birlik yasası bize şunu hatırlatır:

Hiçbir şey kendi başına, bağımsız şekilde var olamaz. Her nefes, her hücre, her düşünce ilahi bir sisteme bağlıdır. Bedenimiz toprağın elementleriyle, ruhumuz ilahi nefesle; kalbimiz sevgiyle beslenir. Bu yüzden insan ne zaman kendini yalnız hissetse, aslında hatırlaması gereken şey şudur: Yalnız değilim, Yaradan’ın ilminde yaşıyorum.


Ayrılık hissi, egonun bir oyunu ve dünyanın perdesidir. Ego, “Ben ve öteki” diye ayırarak varlığını sürdürür. Fakat ruh bilir ki; ben yok, biz bile yoktur. Asıl olan O’dur.

Bir İnsan’a uzattığımız el, aslında Yaradan’a uzatılmış bir niyettir. Bir gönülü incittiğimizde, aslında ilahi sisteme kendi içimizde bir yara açarız. Çünkü hepimiz aynı nurdan yaratıldık.


Kur’an’da “O’nun kudreti dışında hiçbir şey yoktur” buyurulur. Bu ayet, Birlik Yasasının sır kapısı gibidir. Yaradan’ın ilminden ve hükmünden bağımsız bir zerre bile yoktur.

Ağaçta sallanan bir yaprak, kalbimize düşen bir hüzün, karşımıza çıkan bir insan… Her şey ilahi planda yerini bulmuştur.


Birlik Yasası bize empatiyi ve merhameti öğretir. Çünkü karşımdaki insanın acısı biraz da benim acımdır. Onun mutluluğu, benim sevincimin yankısıdır. Bu yüzden yargılayan değil, anlamaya çalışan bir kalp, birlik bilincine yakındır.


Birliğin farkına vardığımızda, hayat yumuşar. Kırgınlıklar azalır, öfke diner. Çünkü biliriz ki her ruh kendi yolunda öğrenmektedir. Kimse kimsenin önünde ya da gerisinde değildir. Hepimiz aynı kaynağa dönüş yolcusuyuz.

Birlik yasası, teslimiyeti de beraberinde getirir. Teslim olan kalp, olayların ardındaki ilahi akışı görür ve “Bu da O’ndan, bu da hayırdandır.” diyebilir.


Bu yasa aynı zamanda dua hâlini güçlendirir. Çünkü Yaradan ile kul arasında mesafe yoktur. Kulun kalbi, O’na en yakın kapıdır. İnsan içinden bir nida yükselttiğinde, Yaradan onu duyar; çünkü o nida aslında O’nun nefesinden gelmiştir.


Birlik yasasını idrak eden kişi, hem kendi varlığını hem de tüm âlemi kutsal bir bütünlük içinde görür. Ve bu idrak, insanı kibirden uzaklaştırır, şükre davet eder. Çünkü şükür, birliğin dilidir.


Birlik bilinciyle yaşayan insan bilir:

Kıran aslında kendini kırar, onaran kendini onarır, seven kendini genişletir.


Kalpten Niyet Duası...

“Ya Rab, beni ayıran perdeleri kaldır.

Kalbime birlik bilinci, gönlüme merhamet yaz.

Yaratılanı senin hatrınla sevmeyi nasip et.

Her şeyin ilahi bir düzenle var olduğunu idrak etmeyi kolaylaştır.

Bana sana yakın olmanın huzurunu hissettir. Âmin.”

Farkındalık Cümlesi...

“Ben ayrı değilim; Yaradan’ın ilminde, sevgisinde, nefesinde birim.”