Translate

3 Mart 2011 Perşembe

"Sabreden derviş, muradına ermiş", "Sabreyle işine, hayır gelsin başına", "Sabrın sonu selamettir"



Sabır kelimesinin kökeni Arapça'dır ve 'birini bir şeyden alı koymak, hapsetmek, tutmak' gibi anlamlara gelir. Sabrın karşıtı; acelecilik, telaş, sızlanmak, şikâyet etmek gibi kavramlardır. "Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır", "Sabırla; koruk, helva; dut yaprağı, atlas olur", "Sabreden derviş, muradına ermiş", "Sabreyle işine, hayır gelsin başına", "Sabrın sonu selamettir" gibi atasözlerimiz, sabrın kültürümüzdeki yerini ve önemini ortaya koyar.
Sabır, her insanın sahip olması gereken önemli bir erdemdir ve bu erdem insana her fırsatta nasihat edilmiştir.
Sabır erdemi, beraberinde azim, sebat, metanet, hoşgörü, merhamet ve tevazuu getirir. Sabırsızlık ise, isyanla, ahlaksızlıkla, güçsüzlükle ve pişmanlıklarla birliktedir. İnsanın pişmanlıkları, sabırsız davranışlarından doğar. Sabırlı insan pişman olmaz.Alıntı

Sabrın Katalizörü Hoşgörüdür


Hoşgörü, yeryüzünde yaşayan her insanın, bir diğerine göre farklı düşündüğünü, hissettiğini ve davrandığını temel alan ve insanların birbirlerini kabul etmelerini sağlayan bir değerdir. Başarılı insanlar, bilinçli sabırları ve hoşgörüleriyle endişeye kapılmazlar.
Hoşgörü anlayışı tam olarak olgunlaşmış insan, haksızlığın olduğu yerde hoşgörü göstermek yerine adil yönünü ortaya koyar. Çünkü hoşgörü, insanları ve yaşanan hayatı doğru olana yönlendirmek için ortaya konan bir değerdir. Hoşgörü, adil olmanın da bir parçasıdır ve ikisi birden bir ahlak anlayışının unsurudur.
Hoşgörü; aldırmamak, boş vermek, kayıtsız kalmak, görmezden gelmek değildir. Hoşgörü, bir değerlendirme ve anlamlandırma sonucu anlayışlı olmaktır. Hoşgörü; aklın ve hikmetin aydınlattığı, sevginin şekillendirdiği bir duygudur.
Hoşgörü Türk toplumunun ahlaki bir özelliğidir ve tarihte de en umulmaz durumlarda dahi bu hoşgörüyü ortaya koymuştur. Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul'un fethinden sonra, umulanların aksine büyük bir hoşgörü içinde gayrimüslim cemaatleri, kendi liderleri yönetiminde inanç ve ibadetlerinde serbest bırakmıştır.
Çanakkale Gelibolu Yarımadası'nda ölen on binlerce Anzak, yine bu tarihsel Türk hoşgörüsünün kucağında yatmaktadır. Orada, ölen Anzaklar'ın ailelerine hitaben Atatürk'ün bir hitabesi vardır: "Ey analar, babalar! Çocuklarınız için üzülmeyin. Onlar bizim topraklarımızda genç yaşta hayatlarını kaybetmişlerdir. Onlar artık bizim de çocuklarımızdır. Müsterih olunuz."
Hoşgörü göstermek, öğrenilmiş bir sabırla her şeye katlanmak demek değildir. Yaptığımız tanımdaki gibi hoşgörü, bir başka insanı veya kendimizi kabul etmek, onun olduğu gibi olmasına izin vermek, yargılamamak ve sevgiyi azaltmamaktır. Fakat hoşgörü, bir başkasının ya da olayın bize zarar vermesine izin vererek bunları sineye çekip sabretmek anlamına gelmez. Yoksa adalet kavramından ödün verilmiş olur.
Hoşgörünün genişliği ölçüsünde ilişki ve iletişim de geniştir. Hoşgörü, insanlığın bir parçasıdır. Başarılarımızın huzurlu olması, hayatla ve insanlarla ilişkilerimize, iletişimimize bağlıdır. Bunun için ise gereken şey hoşgörüdür. Hoşgörünün olmadığı yerde öğrenilmiş sabır vardır ki bu, sadece zoraki davranılmasını sağlar. Hoşgörülü bir kişi diğer insanların da hoşgörü sahibi olmalarına yardım eder.
Hoşgörü, başarılı insanın altıncı duyusudur. Hayat bahçesinin en güzel ve en hoş kokulu çiçeğidir hoşgörü.Alıntı

Kimseden nefret etmeyeceksin

Hergün ne istediğini sana söyleyecektir.... Kendi işinden zevk alacaksın,...Başkalarının yaptığına değer vereceksin.

En küçük şey senin canını sıkmak ister,..Sense hep gününü gün edeceksin,...En önemlisi kimseden nefret etmeyeceksin

Ve yarını YARADANA bırakacaksın.

[GOETHE]

3 Şey !!

Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. Bütün köy ahalisi toplandı.
İçlerinden sadece birinde şemsiye vardı.
Bu İNANÇtır.....

Babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır. Yere düşeceklerini akıllarına bile getirmezler. Çünkü babaları onu tutacaktır.
Bu GÜVENdir.....

Yatağımıza girerken yarın uyanıp yaşamaya devam edeceğimize dair teminatımız yoktur.
Ama yine de ertesi güne dair planlar yaparız.
Bu ÜMİTtir.....

Ve bu üçü varsa hayatınız güzeldir ...Alıntı

Af, yerine göre görev, yerine göre zorunluluk, yerine göre zaaftır.

Affetmek eğilmektir.



Kırılmadan eğilmektir.Affetmek acıların yükünü, acıların yükü altında güçlü olarak eğilmektir kırılmadan affetmek çok çabuk yaralardan iyileşmektir.
yaralardan ve acılardan kurtulma gücüdür.



Yaşam haksızlıklarla doludur.Ama yaşamın acımasızlıklarına karşı affedici ol.



***



Ve kendini affet bugüne kadar pişmanlık duyduğun tüm yaptıklarından dolayı kendini affet. yapmak isteyip de yapamadıklarından dolayı kendini affet.Bugüne kadar yapamadıklarından dolayı kendini affet.

Tam kendin olmak için kendini affet tüm pişmanlıklardan dolayı kendini affet.



kendi içine yaptığın her



adımda kendini affet.



kendi kendini affettikçe ruhunu temizleyeceksin.



Ruhunu temiz pırıl, taze sularla yıkamaya başlıyorsun.Etrafında iyileştirici ışığın parıldadığını göreceksin.Etrafında kutsal bir ışık parıldamaya başlayacak.



Kendini affettikçe başka insanları affetme gücün ortaya çıkmaya başlayacak. kendinden utanç duymadığın zaman kendini affetmeye başlamışsın demektir.
Kendini affetmek kendini sevmektir.



Kendini olduğun gibi kabul ettiğin zaman...



Ruhun temizleniyor.



0 ruhun temizlendikçe başkalarında o insanları affetme gücünü buluyorsun.
içindeki acıları attıkça kendi kendini affetme duygunu ortaya çıkarıyorsun.
Bugüne kadar başına gelen şeylerin o kadar kötü olmadığını görüyorsun.

Mutsuz olmaya, acı çekmeye, ihanete uğramaya hakkın olduğunu öğreniyorsun.
Kızma hakkın olduğunu öğreniyorsun..
Başkaları sana haksızlık yaptığı zaman.
Kızma hakkın olduğunu öğreniyorsun..

Duyguları anlama, söyleme hakkın var.

Duygularını gömersen.



Kızgınlıklarını, gücenmişliklerini, bedenin altına itmeye kalkarsan bil ki bir gün patlarlar.Aynı bir yanardağın patlaması gibi patlarlar Bir yanardağ gibi kızgın lavları fırlatırlar.



Bir tüpün patlaması gibi sıkışmış gazın patlaması gibi patlarlar.

Seni incitenlerle yüzleş acı verenlerle yüzleş söyle onlara ne kadar kötü hissettiğini sadece burada, hayalinde söylemen yeterli söYle bütün yaptıkları kötülükleri.

Affetmek onları sevmek değildir onların yaptıklarını unutmak değildir bütün sınırlarını koruyabilirsin ilişkilerini istediğin gibi ayarlayabilirsin.

Adalet her zaman istediğini gibi olmaz tanrının adaleti de senin istediğin gibi olmaz.Ama affetmek adaletinde ötesindendir.Çünkü tek bir sonucu vardır senin iyileşmendir.

Bazen insanlar seni incitirler bazen sana acı verirler neden biliyor musun.
Çünkü onlarda büyüyorlardır öğreniyorlardır.Onların yetersizliklerini affet. Onların insan oldukları için

Affet onlar Allahın yarattığı insan olduğu için affet.
Affetmeyi reddetmek kendine acı vermeye devam etmektir kendini kurban olmaya devam etmektir.

Affetmedikçe kafese kapanmış bir kurbansın ve bir kurban olarak kalacaksın.Kurbanlık bir koyun olarak kalacaksın.
Kurbanlığı ret et ve affeden bir kişi haline dönmeyi iste.

Affetmeye nasıl karşı koyduğunu düşün içindeki canavarları nasıl korumaya çalıştığını düşün.Bunları içinde tutmak için nasıl enerji harcadığını düşün.
Bu enerjiyle hayatı bambaşka bir gözle görebilirsin.Bu kızgınlıklarını korumak için harcadığın enerjiyi mutluluğun için kullan.

Affet gücü eline al kendi kontrolünü eline al kurban kalmak için harcadığın enerjini kendi kontrolünü elinde tutmaya harca.

Affetmek en imkansız durumlarda bile mümkündür en acı durumlarda bile mümkündür. Asla ve asla affedilmeye mümkün olmayan için mümkündür.Affetmek seni yaradanın iyiliklerine saygı duymaktır.Seni yaratanın içine yerleştirdiği o özü hissetmektir.

Seni yaratanı içinde hissetmek istiyorsan affedeceksin.
Dünyaya o ilk geldiğin anı hissetmek istiyorsan affedeceksin.
RABB'inle bütünleştiğin ana ulaşmak istiyorsan affedeceksin.

Affetmek gerçek bir reçetedir.
Kötülüklerden duyduğun acıları geçirecek
Tek ilaç affetmektir.

Tıkanmışlıkları kaldırmak istiyorsan affetmekten başka hiçbir çare yoktur.

Bu bir seçim.

Affediyorum ve iyileşiyorum.

Sağlıklı yaşamak için bir seçim..
O vahşetin içinden o kinlerin içinden, bulacağın bir seçim.O güzel yolu bulabilmek için yapabileceğin tek şey affetmek.

Büyüklerini affetmekte zorlanırsan anne baban gibi.

Zorlanırsan.

Hatırla onlar da aynı senin gibi yetiştiler.Onlar da aynı kendi anne babalarından aynı senin çektiğin eziyetleri çektiler.Onlar nasıl öğrendilerse ne yaşadılarsa sana onu aktardılar.

Onlarda birer kurban onlarda birer kurban.



Onlar belki sürekli kurban.
Acıyı unutmak zorunda değilsin acıları unutmadan affedebilirsin.Unutma ama
acıtmasın acıyı hatırla acının kendisi değil olayı hatırla ama acıyı değil ve hatırla ve affet acıları sil kendi içinde oluşan acıları affet.


Affetmeye başladığın zaman içinde iyileşmede başlayacak yolu akması gereken yöne çevireceksin.Affederek o nehri yoluna sokacaksın affederek o yarayı mikroplardan temizleyeceksin.Yaralar temizlenince kendiliğinden iyileşme başlar.
İyileşme enerjisini serbest bırakacaksın.

Acısız ilişki yoktur..
Her ilişkinin içindeki sevgiyi görebilmen için affetmen lazım.Hiçbir saldırı affedilemez değildir.



Aklını kullan içindeki bilgeliği hisset.



içindeki affetme gücünü hisset.


Affedilmek istediğin zamanları hatırla kendin için istediğini başka insanlara ver.



Önce küçük şeyler bul affedecek.. böyle affetmeye alışmaya başla basit basit affettikçe.Zamanla büyük sorunları da affetmeye başlayacaksın..
Affetmek öğrenmektir öğrendikçe affedersin affetikçe öğrenirsin.
Aynı olayı, aynı kişiyi tekrar tekrar affedebilirsin.
Affetmek başta gereksiz bir şey gibi gelebilir ama affettikçe, içindeki olumlu değişikliği gördükçe daha çok affedeceksin.

Hiç kimse sana kendini daha kötü hissetmene neden olamaz.

Kurban olmayı seçme hakkında var.

Özgür olmayı seçme hakkında var,kendi duygularını içine tıkma hakkında var.


Seçim senin tıka ya da bırak.

O kini nefreti tuttukça başkaları değiştiremezsin sadece sadece ve seni değiştirir.Ama sadece hastalıklara doğru götürerek değiştirir.



Affedemem değdin zaman sor kendine affetmiyeceğim mi demek istiyorsun.

Kalbine dön kalbinin sesini duy.



İçinin sesini içinin gücünü duy affedemem mi? Affetmiyeceğim mi?



Affetmek cesarettir affetmek büyüklüktür affetmek kararlılıktır.



Kaz içini derinlere doğru ara o gücü bulacaksın aradığın gücü bulacaksın.



Affetiğin zaman kalbini iyiliklere açacaksın.Affettiğin zaman bugünün yabancıları yarının dostları olacak.



Affettiğin zaman o huzuru bulacaksın...



Acılar kırgınlıklar senin yaşama arzunu oraya gömüyorlar...



İçine baktıkça sadece kötülükleri görüyorsun.



İçindeki huzurun ortaya çıkmasını istiyorsan affedeceksin...

Kendi seçimini yapacaksın...Başka insanların sesini dinlemeyeceksin.
Düşünmeden evet demeden yargılamadan.Kurbanın onlar olduğunu bilerek affedeceksin. Kendini kurbanlıktan kurtaracaksın.Alıntı





Birisi seni affetmezse de bunun cevabı onu affetmemek değildir.
Seni affetmediği içinde onu affedeceksin.Eğer sen onu affetmezsen seni bağlamasını kabul etmiş olursun..

1 Mart 2011 Salı

Yaşam Sevgidir.
Yaşam özgürlüktür.
Yaşam sevinçtir.
Yaşam barıştır.
Yaşam birliktir.

Hepimiz BİR'iz. Hepimiz Sevgiyiz.

Herkesin gidecegi bir yol vardır ...

BIRAK hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin SENİNLE ..
HERKESIN gideceği bir yol vardır, SEN yeter ...ki yanında yer ayırmayı bil ..
NE sen kimse için mecburi istikametsin, ne de bir başkası senin için çıkmaz sokak ..!