Translate

22 Ekim 2013 Salı

Alıntı http://cekimyasasi.net/makaleler/2012/09/17/uyan-artik/

mek,
** Ertelemek,
** Son ana bırakmak,
** Cesaret edememek.
** Kötü bir şey olur diye gizli bir ürkeklik duyarak harekete geçememek.
** Hayatıma sahip çıkarsam başıma kötü şeyler gelir diye bir vesveseye sahip olmak.
** Bir türlü başlayamamak,
** Başlamak için en uygun anı kollamak ama o anın bir türlü gelmemesi.
** Gerekli bir şeyi yapmamaktan zevk almak ve bunu “özgürlük” olarak kabul etmek, gerekli bir şeyi yapmayı bir çeşit kölelik olarak görmek.
** “Nasıl olsa hiç bir işe yaramaz, hiç başlamayayım daha iyi” demek.
** Aman boş ver,aldırma demek.
** Sana mı kaldı? demek.
** Sana ne? Bana ne? Ona ne? demek.

Sanırım bu geciktirme duygusunun temel sebebi, okul ve çalışma hayatı. :D
Okurken ve çalışma hayatında o kadar çok şeyi istemeden yapmak durumunda kalıyoruz ki, bu zorlamanın dışına çıktığımızda, kendi başımıza ve özgür kaldığımızda, bir çeşit, isyan, bir çeşit intikam alıyoruz. :D
Senelerin birikimi, biz özgür kalınca, dışa vuruyor ve “zaten yapmak istememiştim, şimdi artık özgürüm, yapmayacağım işte canımın istemediği hiç bir şeyi, oh canıma değsin bu da benim intikamım” gibi bir şeyler ortaya çıkıyor. Derinlerdeki bu duygular kendini gösteriyor.
Tabii bu, benim bu işin temelinde olduğunu düşündüğüm bir teorim. :D
Bu konuyu güçlendiren ek bir etken de şu:
Hayatta o kadar çok minik veya büyük, başarısızlıklar yaşıyoruz ki, bunlar birikiyor birikiyor ve sonunda kişi, “Aman her şey boş”a kadar düşüyor.
Başka bir deyişle, kişi başarısızlıklar ve kayıplar yaşadıkça, ŞEVK, NEŞE, YOĞUN İLGİ denilen o harikulade duyguları kaybediyor.
Ki, bu duygular bizi HAREKETE geçiren, YAŞAM ENERJİLERİMİZ.
İnsan HEVESİNİ kaybettiği zaman, harekete geçmesi neredeyse imkansız oluyor.
Tabii ki, insan KORKU ve ACI ile de harekete geçebilir.
Ama, bize, hayatımıza, hayatın 8 parçasına güzellikler getirecek konular, KORKU ve ACI duyguları oluşturmuyorlar haliyle.
Aksine, mutluluklar, kazanımlar, hevesler içeriyor bu tür olumlu konular.
VE biz o mutluluğu, o umudu, o hevesi hissedemiyorsak, o umut o heves kalbimize ulaşamıyorsa, o güzel konularda harekete geçmek de tabii ki imkansız oluyor.
***********************************
Sevgili arkadaşlarım,
Bu konudaki birinci bilmemiz gereken şey:
** Harekete geçmek ve gerekeni yapmak konusundaki vesveselerimizin ve korkularımızın abartılı olduğu.
Eğer siz hayatınıza sahip çıkarsanız, yapmak istediğiniz şeyi, yapılması gereken saatte yaparsanız, hayatınızla ilgili pozitif adımlar atarsanız, bunun gizemli bir şekilde başınıza olumsuz bir şeyler getirebileceği korkusu yersiz ve üstelik abartılı.
Örnek vermek gerekirse, hayatta gördüğüm en mutlu bayanlar, hayatına %100 sahip çıkan, disiplinle hayata sarılan, yapması gereken işi yapılması gerektiği anda ve geciktirmeden yapan, tuttuğunu koparan ve bununla gurur duyan bayanlar.
Ve hayatta gördüğüm en mutsuz bayanlar da, canının istemediği hiç bir şeyi yapmayan, tamamen keyfi olarak yaşayan, planlı olmaktan kaçan, ve vesveselerine itaat eden bayanlar.
Duygusal ve fiziksel olarak, bu kimselerin yaşadıkları acıyı size anlatamam.
Bilmiyorum neden insanoğlu kendini saldığı zaman bu kadar mutsuz oluyor ve kendine sahip çıktığı zaman da o kadar mutlu oluyor.
Boşvermenin, geciktirmenin, keyfi olarak yaşamanın, sonunda bizi götürdüğü nokta “özgürlük ve huzur” DEĞİL, “mutsuzluk ve hiç bir şeyden mutlu olamama” durumu maalesef.
Planlı programlı yaşamanın, “Şu saatte başlayacağım” deyip başlamanın ve “Şu saatte bitireceğim” deyip bitirmenin dünyası, mutluluk ve umutla dolu bir dünya.
Fakat o dünyaya girebilmek için, önce o vesveselerimizi temizlemek, biraz cesaret göstermek gerekiyor.
Maalesef bir çok insan bu cesareti göstermiyor ve ancak, hayatta başlarına gelen kötü bir olaydan sonra “Yeter Artık” deyip uyanıyor ve hayatına sahip çıkıyor.
Tabii bu da çok güzel bir olay, daha doğrusu hiç yoktan iyidir. Benim de şahsen, bu tür olumsuz bir olayla, uyanıp, kendime geldiğim ve hayata daha da sarıldığım çok oldu.
Gözlemlediğim o ki, eğer kişi normal bir şekilde uyanmıyorsa, ve Allah’tan bir yardım istemişse, Allah önce kişiye tatlı bir sözle, kendine gelmesine yardım edecek şekilde bir uyarı, bir yardım yine de gönderiyor.
Ama kişi, bu tür, tatlı bir sözle, tatlı bir uyarı ile uyanacak gibi değilse, onu SARSACAK ve UYANMASINI SAĞLAYACAK bir olay mutlaka gerçekleşiyor.
*************************************
Harekete geçmenin, gerekeni yapmanın zorluğu konusunda kendimden minik bir örnek vermek isterim:
Harikulade adlı kuşumun kafesindeki su kaplarından bir tanesini (bir kaç tane su kabı var :D ), içine yemler düştüğü ve su kirlendiği için her gün tazelemem gerekiyor.
Bu tazeleme sırasında, bazı günler, kabı yıkamadan suyu değiştiresim geliyor. :D
Bu durum, kendimi anlamak için hoş bir gözlem fırsatı oluşturdu ve kendi duygularıma, neler hissettiğime baktım.
Farkettim ki,
** Eğer o gün mutlu ve başarılarla dolu bir gün geçirmişsem, su kabının suyunu değiştiriyorum hem de su kabını çok güzel yıkıyorum ve bunu güle oynaya, evdekilerle sohbet ederek yapıyorum.
** Eğer keyfim o kadar yerinde değilse, ki bu, fiziksel bir yorgunluk veya halsizlik hatta hastalık olabilir, veya o günkü işlerimde yaşadığım bir zorluk veya olumsuzluk olabilir, su kabındaki suyu ya değiştirmek istemiyorum ve hatta “Aman yarına kalsın” deyiveriyorum, ya da suyu değiştirsem de, kabı yıkamadan değiştirmek istiyorum ve hatta gerçekten de bazen yıkamadan değiştiriyorum. :D
Benim bu noktada gözlemlediğim:
Su kabının her gün yıkanmasının kesinlikle gerekli bir şey olmadığı ama faydalı, iyi bir şey olduğu.
Ne de olsa, o kabın temizliği, kuşlarımın sağlığı ile alakalı ve her gün temizlenmesi en ideali.
Ama, 2 günde bir temizlense de olur. :D :D
Burada, şöyle bir derecelendirme oluşuyor:
  • Eğer ben mutluysam, her şeyin en idealini, en iyisini yapacak isteğim, enerjim, çabam oluyor.
  • Ama o kadar mutlu olmadığım zamanlarda sadece “gerektiği kadarıyla” yapmaya bir eğilimim oluyor.
  • Ve eğer gerçekten çok mutsuzsam, bir konuda “gerekeni de” yapmadığım zamanları da gayet iyi hatırlıyorum. :D :D :D
  • Ve en büyük mutsuzluklarda da, gerekeni, doğru olanı değil, tam aksini, yani yanlış ve zararlı olanı yapmak çok yaygın.
********************************************
Bu örnek de bana gösteriyor ki, bir kişinin ENERJİSİ o kişinin hayattaki genel MUTLULUĞU ile doğrudan bağlantılı.
Bu işin daha da detayına girersek, kişi hayatta mutluysa, yaptığı, yapacağı veya yapması gereken işlerdeki, faydayı, avantajı, iyiliği, o işlerin onun hayatının 8 parçasına getireceği mutluluğu görebiliyor, anlayabiliyor ve duygularıyla bunu yaşayabiliyor.
Çünkü FAYDA kavramının duygusal tercümesi, HEVES, İLGİ, COŞKU, HEYECAN demek.
Eğer kişi faydalı bir şeyi gördüğünde, bu güzel duyguları hissedemiyorsa, duygusal aleminde bir tutukluk, tıkanıklık var demek oluyor bu.
Aklın gördüğünü, duygu hissedemiyorsa, ve hatta gerçekleri akıl da, duygu da göremiyorsa, bu da bir yerlerde bir yanlışın olduğunu gösteriyor.
Kişinin hayırlı bir işe neden tutukluk gösterdiğini, arayıp bulması gerekiyor.
Herkesin sebepleri farklı olabilir.
Hatta bu sebepler katmer katmer olabilir. Siz buldukça yenileri çıkabilir.
Benim tavsiyem, önemli bir konuda her tutukluk hissettiğinizde, harekete geçemeseniz dahi, aklınızda ve kalbinizde ne olup bittiğine bir bakmanız.
Gerekirse tekrar tekrar bakıp, aklınızda ve kalbinizde temizlik yapmanız.
Ve en önemlisi de kelimelere dökmeniz ve birilerine anlatmanız.
***********************
Tabii burada bir not düşmekte de fayda var.
Enerjisizlik isteksizlik, sağlıkla ilgili bir konudan da kaynaklanabilir. Bu durumda bir doktora gitmek, bir doktora görünmek, hatta beraberinde bir beslenme uzmanına görünmek, en doğru çare oluyor.
**********************
Kişinin en temel konulardan,
  • düzgün beslenmek,
  • banyo yapmak,
  • diş fırçalamak vs. gibi EN TEMEL konulardan başlayıp,
gerekirse doktora da giderek, bu konularda gördüğü sebepleri en temelden birer birer halletmeye başlaması lazım.
Ama bu temel konular tamamsa ve kişi, bir iş girişiminde, önemli bir mektubun yazılmasında, hatta evcil hayvanının su kabının yıkanması konusunda bir isteksizlik hissediyorsa, öncelikle hayatına sahip çıkmaya KARAR VERMELİ.
Ve hayatına SAHİP ÇIKMALI.
Yaptığı işte hayata olan O FAYDAYI bulmalı veya bunu bulabilecek şekilde hevesini arttırmalı.
Zaten her ayın 2. Cumartesi günü saat 18′de teleseminer aracılığı ile buluşup, gerçekleştirdiğimiz TEMİZLİK SAATİ‘mizde de biz bunu yapmaya çalışıyoruz.
Hayata olan hevesimizi arttırmak, sadece ve sadece temizlikle gerçekleşiyor, sevgili arkadaşlarım.
Yalanlardan, yanlışlardan, irili ufaklı hatalardan vazgeçerek ve Allah’a sığınarak yapılan bir temizlik, insanın hevesini de coşkusunu da, yaşam enerjisini de arttırıyor.
Güçlü bir karar, güçlü bir niyet de çok güzel bir temizlik.
Uyanmaya karar vermek de çok güzel bir temizlik.
*************************************************************
Ve, bu yazımı da sevgili arkadaşlarım, siz de tatlı bir uyarı, tatlı bir tavsiye olarak alın ve UYANIN. :D :D
** Geciktirdiğiniz,
** Direndiğiniz,
** Yapmak isteyip de yapamadığınız,
NELER VAR?
Önce BEBEK ADIMLARIYLA başlayın.
Evle ilgili, yapılması gerektiğini bildiğiniz, keşke yapsam dediğiniz ama bir türlü yapmadığınız BİR ŞEYİ yapmaya başlayın.
Mesela, yerler mi süpürülecek de siz direniyorsunuz?
Veya, musluk mu akıtıyor da tamir ettirtmek gerekiyor?
Ayna mı lekeli ve kirli?
Yerine kaldırılması gereken bir şey 1 haftadır masada mı duruyor?
HER GÜN BİR ŞEY.
Bu bebek adımları size enerji, heves, istek, neşe de verecek.
Kendinize olan güveninizi de arttıracak.
Bunları kutlamayı da unutmayın.
*************************
Aynı şekilde kendinizle ilgili, saç taramak olsun, düzgün bir şey giyinmek olsun, diş fırçalamak olsun, neler var geciktirdiğiniz, direndiğiniz?
Aynı BEBEK ADIMI yöntemi ile bu konuda da her gün adım atın.
Her konuda, hayatınızın HER PARÇASINDA, ne var, geciktirdiğiniz, başlamaya cesaret edemediğiniz, uzak durduğunuz ama aslında yapmak istediğiniz?
HEP BEBEK ADIMI…
HEP BEBEK ADIMI ile başlayın.
BİRER BİRER.
TEKER TEKER.

***************************

UYAN ARTIK, SEVGİLİ ARKADAŞIM.
HAYATINA SAHİP ÇIK.
KORKMA.
MUTLU GÜNLER SENİ BEKLİYOR.
YETER Kİ, SEN HAREKETE GEÇ.
BEBEK ADIMINI AT.
BEBEK KOLLARINI UZAT HAYATA.
VE TUT O MİNİK ELLERİNLE HAYATI.
BİR ADIM, SONRA BİR ADIM DAHA.
SONRA BİR ADIM DAHA.
BİR ADIM DAHA.
BİR DE BAKMIŞSIN, YÜRÜYORSUN.
BİR DE BAKMIŞSIN KOŞUYORSUN.
YOLUN AÇIK OLSUN.
HAYATININ 8 PARÇASINDA HAYIR, UĞUR, MUTLULUK SENİNLE OLSUN.
HAYATININ 8 PARÇASININ HAYRI ÜZERİNE HAREKET EDEN SEN.
SEN MUTLU OLMAYACAKSIN DA, KİM OLACAK?
SEN İYİLİK GÜZELLİK YAŞAMAYACAKSIN DA, KİM YAŞAYACAK?
ALLAH, HEM BU HAYATTA, HEM DE SONRASINDA,
HAYIR ÜZERİNE İŞ YAPANLARDAN HOŞNUT OLACAK.
SEN DE HAYATININ 8 PARÇASINDA HAYIR ÜZERİNE İYİLİK ÜZERİNE HAREKET ET.
VE GÜVEN.
SEVGİLİ ATATÜRK’ÜN DE DEDİĞİ GİBİ,
ÖĞÜN, ÇALIŞ, GÜVEN.
Hayatının 8 parçasını bil, anla, ÖĞÜN.
Hayatının 8 parçasında hayır ve fayda üzerine adım at, hareket et, ÇALIŞ.
Hayatının 8 parçasına GÜVEN.
AMA ÖNCE,
AMA ÖNCE,
UYAN ARTIK.
SİLKELE KENDİNİ, ÜSTÜNÜ BAŞINI.
VE HAYATINA SAHİP ÇIK.

*********************************


ÖNEMLİ NOT:

Allah’a çok şükür, hayatın 8 parçasına fayda, hayır, uğur, uyum, iyilik, güzellik üzerine hareket edin dediğimde, pek çok arkadaşım, HEMEN anlıyor, HEMEN uyanıyor.
Varsa hayatlarında herhangi bir uyumsuzluk, hayırsızlık, HEMEN kendilerine geliyorlar, varsa yaptıkları bir cahillik, hatta belki de zalimlik HEMEN vazgeçiyorlar.
Sitemde yorum yazma kuralları da bana e-posta gönderme ve soru sorma kuralları da hep bu çerçevede çalışıyor, sevgili arkadaşlarım.
Bu uyanma meselesine bir örnek olması açısından da şunu söyleyeyim:
Mesela:

Evli olup da, gözü dışarıda olan, veya bekar olup da evli insanlar hakkında “Bir gün evlenme” hayalleri kuran ve benim sitemden yararlanmak isteyen veya çekim yasasını bu yönde çalıştırmak isteyenler:
Bu yazımı SİZİN de Allah’tan size gelmiş, TATLI bir uyarı olarak almanızı dilerim ama sorularınıza yorumlarınıza doğrudan cevap vermediğim için kusura bakmayın.
Dilerim, yalan hayallerden, yanlış hayallerden, hayatın 8 parçasına faydadan, iyilikten, güzellikten uzak, HER TÜRLÜ dilekten de, hayalden de, amaçtan da vazgeçersiniz.
Çünkü, eğer hayatın 8 parçasına bir hayırsızlık, bir zarar, söz konuysa, bu Allah’tan gelen veya Allah’ın onayladığı bir dilek veya amaç DEĞİL. Allah sizin bu yalan ve yanlışlara HAYIR demenizi istiyor.
Hayatınızın 8 parçasına sahip çıkmanızı, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmanızı istiyor. Zaten imtihan da bu.
Allah vergisi aklınızı ve kalbinizi kullanın.
Hayatın 8 parçasına bir zarar mı var, bir fayda mı var diye dikkatle bakın. Bir zarar varsa, o konuda ısrar etmek ayıp oluyor, yanlış oluyor.
Bu yanlışlarda ısrar edersek, sonuçta tatlı bir uyanma mesajından da beter, sarsıcı olaylarla insan kendine mutlaka geliyor. Ama bu sarsıcı olay, 5 yıl sonra mı, 20 yıl sonra mı olur artık, o Allah’la olan yakınlığımızla da bağlantılı.
Ben derim ki, siz hem tatlı uyarılarla uyananlardan olun, hem de erken uyananlardan olun.
Kolay ve çabuk uyananlardan olmakla gurur duyun.
ÇOK ŞÜKÜR UYANDIM DEYİN.
Bana da yazacaksanız, aklınızın kalbinizin size defalarca söylediği ama sizin bir türlü dinlemediğiniz yalan ve yanlış amaç, hedef, dilek ve hayaller konusunda onay almak için değil, bunlardan nasıl çabucak vazgeçtiğinizin MUTLU HABERİNİ vermek için yazın.
Hepinize, hepimize kolay gelsin.
Hepimiz hayatımıza sahip çıkalım.
Bu yazım ve bu mesajım da benim bu sahip çıkışım.
Yalan ve yanlışlar içerisinde, acılı bir hayat yaşamanıza göz yumamam.
Bir tatlı uyarı ile “uyan artık” demek isterim.

Uyandırma servisi

* Hedeflerini gerçekleştiremiyorsan muhtemelen ya onlara yeterince odaklanmamışsındır ya da henüz onların istek mi yoksa ihtiyaç mı olduğunu net olarak belirleyememişsindir...

Üçüncü seçenek de, zaten hedef koymamışsındır ki zaten bu durumda yapılacak bir şey yoktur!..

***

* Hedefini koyarken onun bir ihtiyaçtan mı yoksa sadece bir istekten mi kaynaklandığını iyi ayırt et!. İstekse dikkat et; o yanıltıcı olabilir çünkü istekler bilincin yansımalarıdır. Yok eğer ihtiyaçsa o zaman tam gaz devam et; o doğru bir hedeftir çünkü ihtiyaçlar bilinçaltının yansımalarıdır ve sen onu ikna ettiğin için yolun hep açık olacaktır...

***

* Hiçbir şey yapmadan oturuyorsan bil ki yerinde bile saymıyorsun, geri gidiyorsun çünkü aynı anda dünya da dönüyor ve sen değil onun hızına ayak uydurmak, kılını bile kıpırdatmıyorsun...

***

* Birileri seni fena kandırmış; 'anda olmak', 'anda kalmak' ya da 'ana gelmek' amaçsız, hedefsiz, öngörüsüz, plansız daha da fenası eylemsiz olmak demek değildir. Tam tersine, bilinçli adımlar atarken olan biteni fark etmen ve de eylemlerinin içinde senin ve herkesin hayrına olanı ayırt etmen için kendine sunduğun bir ayrıcalıktır...

***

* Sadece dilin konuşuyor; yapacaklarını sadece oradan buradan duyduğun klişe kavramlar şeklinde söylüyorsun, eyleme gelince yok! Onları içselleştirip adım at artık; yoksa nasıl olacak bu işler?..

***

* 'En müthiş senarist' şöyle diyor: Vallahi ben sana senaryoyu yazdım, gönderdim; artık sen onu nerede nasıl ve kimlerle çekersen çek, orasına karışmam!..

***

* Yeni dünya orada burada oyalanıp zaman geçirenleri değil, kendiyle buluşup bütünleşenleri bağrına basacak, haberin var mı?..

***

* Alıp istiflenen değil, sindirilip değerlendirilen bilgi değerlidir...

***

* Zihin kavramlaştırabildiğini algılar, sezgisellikse kavramlardan çıkarabildiğini...

***

* Bilgiyi edinmek için zihnin devrede olması gerekir, onu sindirmek içinse sezgilerin...

***

* Dışarıdan geleceklerden medet ummayı bıraksan da içine dönsen artık diyorum; aradığın yanıtlar orada!..

***

* 'Pazartesi sendromu', işini sevmeyen birinin uydurduğu bir laf yalnızca! Sen kanma bunlara; Allah'ın bir günü o, onun ne suçu var ki?..

***

* Yılbaşı diyorsun, bayram diyorsun, her şeyi geçiştirip duruyorsun! Bak zaman akıp gidiyor; bırak artık günlere anlam yüklemeyi, yapman gereken ne varsa ertelemeden yap!..

***

15 Ekim 2013 Salı


Ailenizle olun, sevdiklerinizle görüşün, tatlı yiyin, iyi dinlenin, çok eğlenin, çok gülün, unutulmayacak bayramların arasına girsin bu bayram...Herkese iyi bayramlar

Karışık Turşu Tarifi

Karışık Turşu Tarifi

9 Eylül 2013 Pazartesi

Eylemleri güç kazandıran inançlara dönüştürmek

İnançlarımızı olumlu yaparken ama’lar, inanıyorum’lar, keşke’ler yoktur. Kesinlik, açıklık, kesin bir kendine güven vardır. “Ben çalışkan bir insanim” doğru bir inançtır “çalışkan bir insan olacağım” veya olduğuma inanıyorum tam bir inanç değildir. Ama "daha iyi bir insan oluyorum" yine olumlu bir inançtır. İnançlarınızı onların bütün sorumluluklarını üstünüze alarak ifade edin.
 

İnancınızı olumlu ifade ediyor musunuz?
Bir inancı olumsuz ifade etmek “ben korkak değilim” şeklinde olur. Ama bir inancı olumlu ifade etmek korkak ve değilim kelimelerini atıp, “ben girişken bir insanım” diyerek olur. Böyle yapılan telkinler NLP metoduna göre beyince daha çabuk kabul edilir. Veya da olumsuz inancın içindeki olumsuz kelimeyi tamamen yok edebiliriz. “korkaklık” diye bir şey yoktur. “Korkaklık bir hastalıktır.”
Bir inanç gerçekten sizin mi, yoksa başka birisinin mi?
“İnsanlar benden hoşlanıyor” inancı başkalarının inancıdır. Ben hoşlanılacak bir insanım bizim inancımızdır. İnanacağım, olsun gibi “zihinsel güvenilirlikten” uzak inanca yönelik telkinler sizin sorumluluk almanızı önler. Bu tür inançlar kendine güvenin başlangıcı ve direği, zihinsel güvenilirlikten yoksundur.
İnancınız diğer inanç ve hedeflerinizle güçleniyor ve yaşamınızın diğer yönleriyle uyuşuyor mu?
İnanacağımız şeyin şu anda inandıklarımızla desteklenmesi hiç olmazsa şu anki inandıklarımızla çatışmayıp paralel gitmesine dikkat edelim.
İnancımız dinamik olsun, statik inançlarımızı da dinamik yapalım
Zekiyim, güvenilirim, çalışkanım gibi inançlar statik inançlardır. Zihinsel güvenç için tehlikelidirler. Bu tur inançlara uymayan bir kaç durumda zihinsel güvenilirliğimiz sarsılabilir. Bu yüzden bu tür statik inançları dinamik inançlar haline getirmeliyiz. Zekiyim ve her gün daha zeki oluyorum. Çalışkanım ve her gün daha çalışkan oluyorum. Gibi……
Hangi eylemler inancınızı destekler? Bulunuz ve yazınız.
Bir şeye inanmayı istiyorsanız, önce hareketlerinizi davranışlarınızı sanki o şeye inanıyor musunuz şeklinde değiştirmeniz gerekmektedir. Bunu o isi başkalarının nasıl inanarak yaptıklarını gözlemlemeyle başlayabilirsiniz. Bu inançta olan birisi nasıl davranır? Sorusu en güzel ve cevaplandırılması gereken bir sorudur.
İSTEK
İsteklerin sistemimize dahil olmasını engelleyen etmenler aşağıdadır. Gerçekten istemek için aşağıdakileri uygulayınız.
  • Çalışmadan korkmayınız
  • İnsanlarla tanışmaktan çekinmeyiniz. Onlardan çok şey öğrenebilir, kendinizi onlara anlatırken kendinize daha yakınlaşabilirsiniz. “Popüler” demek herkesin sizi tanıması demek değildir, herkesin sizi seviyor olması da gerekir. Başka insanlar tarafından aranan ve istenen insan mutlu ve tatminkar olur. Çünkü o zaman başkaları da sizin kişiliğinize değer verdiğinden, kendinizin de kendi kişiliğinize değer vermeniz sağlanır. Bir insanla tanışmadan önce dua et.
  • Kaybetmekten, başarısızlıktan korkma.
  • Durgun hareketsiz durmayınız
  • Geçmişte aldığın başarıları anlatıp durma. Geçmiş geçmişte kalmıştır.
  • Kişisel bir değişiklik yapmanız gerektiğinde (zayıflama rejimi, sigarayı bırakmak) bilinçaltından isteyiniz
  • Dilemeyin, umarım demeyin, sadece ve sadece isteyiniz. BİLİÇALTINDAN UMMAYIN DİLEMEYİN İSTEYİN SİZDEN................YAPMANIZI İSTİYORUM
  • İsteklerini başkalarının yapmalarına izin verme. O isteklerini kendin yap. İsteklerine sahip çık ve onları sen gerçekleştir. Kimse senin isteğini gerçekleştirmesin.
İsteği SEVİN ve bir isteği getirdiği tüm sıkıntı, acı ve güzel yanlarıyla KABUL EDİN. Akıl kendi başına istek üretemez. Bilinç altından ..................... isteyiniz.
sigarayı bırakmamızı
kilo vermemizi
NE İSTİYORUM, NASIL İSTİYORUM?
Şüphe duymayı değil istemeyi öğrenin. Gerekirse önce umutlu olmayı sonra istemeyi öğrenin. Şüphe içinizdeki yaratıcı gücün ortaya çıkmasını önler. Şüphenin kafanızda değil kok salmasını tohumunun bile düşmesini önleyin. Şüphe duymayın sadece oluyor deyin. Şüpheciliğin hastalık haline dönüşmesini inceleyen psiko-nöro-imunoloji denen bir bilim dalı bile vardır. Bu yöntemleri öğrenmek bir müzik aleti çalmaya benzer. Öğrenmesi zaman ve çaba gerektirse de bir kavranıldı mı insana büyük bir zevk verir.
İSTEKTE BEYNİN GÜCÜ VE KULLANIMI
Beynimizin sol tarafı mantıklıdır ve dilimizi kullanır. Ayrıntılı düşünmeyi sol tarafla yaparız. Sağ taraf duygularla, hislerle ve sezme olayını gerçekleştirir. Olayları bütünsel bir şekilde algılar. Beynin iki yanını da harekete geçiren insan her şeyi yapabilecek kudrete sahip olur. Önce bütün isteklerimizin, hayallerimizin, "keşke"lerin, "olsa"ların bir listesini çıkarın. Hedeflerinizi ayrıntılarıyla yapın.
  • Şu anki durum nedir ve hedefime ulaşırsam durumumda neler değişebilir? Yaz.
  • Hedefimi ne kadar iyi ve nasıl bir düzeyde gerçekleştirmek istiyorum? Yaz.
  • Hedefime ulaşmak ve ulaşmak için sarf ettiğim yol beni mutlu edecek mi? Ne kadar ve nasıl mutlu edecek? Yaz.
  • İsteklerinizi başarmanız sizin kendi elinizde mi? Yaz.
  • İsteğinize ulaşmayı sağlayacak olanaklarınız var mı? Şu anda olanağınız yoksa oluşturabilir misiniz? Yaz.
  • İstekleriniz olumlu mu, getirileri, götürülerinden fazla mı? Yaz.
  • Ne göreceksiniz? Yaz.
  • Ne duyacaksınız? Yaz.
  • Ne koklayacaksınız? Yaz.
  • Ne tadacaksınız? Yaz.
  • Ne işiteceksiniz? Yaz.
  • Ne hissedeceksiniz? Yaz.
Bütün bu yukarıdakilerin cevaplarını bir kağıda yazdığınızda ortaya isteğinizin ne kadar istek olduğu ortaya çıkacak. İsteğinizi ne kadar isteyip istemediğinizi öğreneceksiniz. İsteklerinize ulaşmak için hangi yolu, hangi metodu seçeceksiniz? Ne yapmanız gerekiyor? Bunun 5 yolu vardır. Bunları bir kombinasyon halinde de kullanabilirsiniz. Sıra önemli değildir, kişiden kişiye değişebilir.
  1. Bilmek
  2. Yapmak
  3. NE Elde etmek -MELİYİM?
  4. Yakın olmak
  5. Olmak
İsteğiniz açık seçik ortaya çıktımı? Ee! peki ne duruyorsunuz? Lütfen ama lütfen ilk adımı atınız, başlayınız, o zaman!!!!!!
GEÇERSİZ KILIN
Bilinçaltı bilinç tarafından yalnız bırakılırsa ortaya felaketler zinciri çıkar. Hemen geçersiz kılın denmeli sonrada BİRLEŞİN BİRLİKTE denmelidir. KAFANIZDA CANLANAN KÖTÜ BİR DÜŞÜNCE, DUYGU, KORKU, KÖTÜ BİR FELAKETİ GELECEKTE ÖNLEMEK İÇİN HEMEN GEÇERSİZ KILIN DENMELIDİR.
**Bu bir dua dır**
ÇALIŞMAK, ÇALISKAN OLMAK
İçinizdeki huzursuzluğu gideriniz, üretiniz ve ertelemeyiniz, çalışınız. Bilinçaltı çalışmaya açtır.
Elle tutulur, gözle görülür bir çalışma kendiyle birleşmeyi sağlar. GÖBEGİNİZDEKİ KASILMALARI ÖNLEYIN
CİĞERLERİNİZİN EN ÜST KISMIYLA NEFES ALIP O BÖLGEYİ AÇIN
Özenli iyi rahat çalışın. Sanki bir zanaatkar gibi. Ben bir zanaatkarım. Bilinçaltınız çok iş görebilir. Ama daha dayanıklılığını bile gösteremeden bilinçli yanınız yorgunum deyip işin içinden çıkar. Ben yorGÜN değilim. Bilinciniz ben bu işi yapamam, ben beceremem dedikçe bilinçaltınızı KÖRLEŞTİRIRSİNİZ. Oysa “Birlikte BİZ her şeyi yapabiliriz. BİZ birlikteyken varılmayacak hedef üstesinden gelinmeyecek iş yoktur” demeliyiz. Olayları sürekli ertelemek, uyuşuk ve hareketsiz olmak, olayların kendiliğinden hallolmasını eklemek gerginliğe sinire bölünmeye sebep olur. Geciktirme olayını ortadan kaldıran kelime ŞİMDİ dir. Tembellik, çoğunlukla zaman öldürme isteğinden kaynaklanır. Zamanı bir şeyler
yaparak oldurun. Tembelliği kovmanın yolu GİDİN demektir.
BİRLİKTE ÇOK ÇALIŞABİLECEĞİNİZE BAŞARABİLECEĞİNİZE İNANIN... İNANIN...
Bilinç bedensel çalışmadan hoşlanmaz. Bilinç elle iş yapmak ister. Zihinsel bir iş yapmak istiyorsak işe ellerimizi de karıştırmalıyız. Böylece bilinçaltı ile bilinci birleştirmiş oluruz. İsteğinizi hedefinizi açık açık yüksek sesle dile getirin. Kendi kendinize bunu iyice belletin. Yaptığınız iyi bir işten sonra kendi kendinize TEŞEKKÜR EDİN. Sorumluluk almak, sorumluluğa sahip olmak, ileride insanın kendine
karşı sorumluluk duygusunu geliştirir. İnsan yerine getirmesi gerekenleri yerine getirince daha sağlıklı ve tatmin olmuş yaşar, mutlu olur. Başarılı olduğunuz bir resmi zihninizde canlandırın. Ve onu zihninize kazıyın. Bu resmi beyninizden hiç çıkarmayın. O resmi düşünürken vücut kaslarınızın gevşemiş olmasını kontrol edin. Hayallerinizin önüne engeller çıkarmayın. Çıkardığınız engelleri ve sıktığınız kaslarınızı yine kendiniz olumlu düşüncenizle yok ediniz. Çalışırken ruhsal enerji ile bedensel enerjiyi iyi dengelemeliyiz. Birini öbüründen fazla zorlayıp kullanırsak, aynı yağsız bir motor gibi belli bir süreden sonra parçalanır, bozuluruz. Vücudunuzun her küçük parçasını kullanırken ruhsal enerjiyle birleştirerek kullanınız. Ruhsal enerjinizi her zaman göz önüne alınız. Vücudunuzun ritmine göre çalışınız. Her şey öğrenilebilir, çok ama çok çalışmakta. Çalışmayı bir meşe ağacı tohumu olarak düşünelim. Onu ekmeniz ve sabırla büyümesini beklemeniz gereklidir. Çalışmayı becermekte, öğrenmekte meşe tohumuna benzer yavaş yavaş büyütmek ruhi enerjiyi dikkate alarak çalışma tohumuyla özenle ilgilenmek gereklidir. Gerginlik ve tedirginlik duyguları sahip olunan gücü ve enerjiyi boşa harcar, bitirir. Ruhsal enerjinizi göz önünde tutunuz. Ruhsal enerji ile fiziksel enerjiyi birlikte dengeli kullanınız. Şüphe duymayı değil, istemeyi öğrenin. Gerekirse önce umutlu olmayı sonra istemeyi öğrenin. Şüphe içinizdeki yaratıcı gücün ortaya çıkmasını önler. Şüphenin kafanızda değil kök salmasını tohumunun bile düşmesini önleyin. Şüphe duymayın sadece oluyor deyin. Bu yöntemleri öğrenmek bir müzik aleti çalmaya benzer. Öğrenmesi zaman ve çaba gerektirse de bir kavranıldı mı insana büyük bir zevk verir. Çok çalışabilmek için; işinizi sevin, işinizin olumlu ve size yarar getiren yanlarını düşünün; belki değişmesi gereken sizsiniz. Her işin her zaman kolay olduğunu düşünün. Usta olun, işinizde ne kadar çok bilgi sahibi olursanız, o iş size o kadar kolay gelmeye başlayacaktır. Konsantre olun. Konsantre olun. Aynı meditasyon sırasında nefesinize, vücudunuza ve sayılara nasıl konsantre olup gevşiyorsanız okuduğunuza, yazdığınıza, yaptığınıza da öyle konsantre olup uğraştığınızdan başka hiç bir şey düşünmeyin. Zen’i yaptığınızla birleştirip yapın.
KONSANTRE OLDUM.
Yaptığınız işi en iyi yapan siz olun. Tuvalet temizleyicisi bile olsanız dünyanın en iyi gelmiş geçmiş en iyi tuvalet temizleyicisi siz olun. İşinize konsantre olun, yaptığınız işi size rahatsızlık veren duygulardan ayırıp yapın. İş yaparken duygusal olmayın profesyonel olun. Bugünün işini yarına bırakmayın. Zorlanıyorsanız DUA edip isteyin. Yalvarın kendinize, tanrıya… Üzüntü ve mücadele birer öğretmendir, kötü şeyler değildirler. Üzüntü ve mücadeleyi yaşayıp onlardan öğrendiklerimizle simdi mutluyuz. Veya da mutlu olacağız.
UYGUN KILIN
Ağır bir eşyayı kaldırmanıza yardım edecek biri yoksa uygun kılın deyin. Bilinçaltınız SİZİ birden bir eşyayı kaldırmanın bilimsel yollarını bilen usta, bir mühendis yapacaktır. Bilinçaltınız bedeninizi yormadan ağır eşyaları nasıl kaldıracağınızı bilir.
AFFETMEK
Bir gün dışarı çıkın ve karşılaştığınız her insanı affedin. Yolda gördüğünüz insanları, yolda karşılaştığınız insanları bir tanrı gibi affedin. Kalabalığın içinde gördüğünüz yüzleri, bedenleri, genellikle tanımadan bilmeden bazen hiçbir neden olmadan kınadığınız eleştirdiğiniz insanları affedin. Affetmekle kalmayın birde onları sessizce ÖVÜN. Onlar için dua edin. Başkalarını affedebilen insan sonunda kendini de affedebilir. Affetmek insana bundan dolayı İLAHI BİR MUTLULUK VERİR. Bunu bir egzersiz gibi düşününüz ve yapınız. Affetmek her zaman kolay değildir. Affedemediğiniz halde kendinizden özür dileyiniz. Karşınızdaki insandan sessizce özür dileyiniz. Bu sizi bölmeyecek ve size huzur verecektir. Birlikteliğinize, Bilinçaltınıza boyun eğebilmeniz ve inanabilmeniz için önce çevrenize ve olduğunuz hale boyun eğmeniz ve inanmanız gereklidir. Eğer ayıplanacak biri varsa oda sizin bilincinizdir. Tüm sıkıntılarınızı, şikayetlerinizi, kızgınlıklarınızı doğuran bilincinizdir. Kötüyü görmeyin, kötüyü duymayın, kötüyü söylemeyin. Bunları yapmak sizi sadece sizi BÖLER. Sevmediğiniz kişi için dua edin. Tanrım önce benim sonra onun kalbini sevgiyle doldur. Kendinizden nefret ediyor musunuz? Yapamadığınız, sizce başarısız olduğunuz şeyler için, olamadığınız insan için kendinize içerleyip nefret ediyor musunuz? Oysa biraz kendinize merhamet gösterip anlamaya çalışsanız, daha mutlu olduğunuzu göreceksiniz. Önce kendinize merhamet edin. Kendimi affettim.
KİLO VERMEK
Aşırılıkların çoğu yemekte aşırıya kaçmakta BİLİNÇALTI mekanizmasının bir ürünüdür. Bilinçaltı kişiye devam etmesini, daha fazla hep daha fazla yapmasını söyler. Çok sigara içmek, çok yemek, tembel olmak gibi alışkanlıklardan vazgeçmek için bilincimiz öne çıkıp BİLİNÇALTIYLA KONUŞMALI, BİRDEN DEĞİLDE YAVAŞ YAVAŞ KESMESİ, KONUŞUN ONU İKNA EDİN.
Tüm gelişmeler, tüm ılımlı davranışlar bilinçten kaynaklanır. Bozukluğu kendinize yüksek sesle aynada söyleyin. Anahtar kelime YETER dir. Yeter!!! Tüm aşırılıkların bilincin yardımına ihtiyacı vardır.
İSTİYORUM…..
Zayıflamak
ZAYIFLIYORUM hergün DAHA ÇOK ZAYIFLIYORUM.
Vücut ve yüz kaslarını kontrolde tutarak onların gerginliklerini azaltarak, açlığımızın neden çok yediğimizin nedeninin bilincine vararak, meşe tohumunu büyütür gibi disiplini ele almalıyız. Ama bu disiplin içindeyken bile vücudumuzla ruhumuzu ve kendimizi uyum içinde tutmalı, her türlü gerginlikten kaçınmalıyız. Olmuyorsa, kendimizi bölecek kötü duygulara kapılmamalı belki de simdi daha hazır değilim diyebilmeliyiz. Korku, keder ve üzüntüsü olan insanın pankreas organı çok insülin yaparak vücuttaki sekerin yanmasını ve dolayısıyla korku, keder ve üzüntü duygularının vücudumuzda yarattığı o büyük enerji açığını enerji yaparak gidermeye çalışır. Fakat eğer pankreasımız yorulmuşsa insülin üretilemez ve dolayısıyla enerjimiz az ortaya çıkar, seker enerjiye dönüştürülmez ve vücuda alınan şeker direkt yağa dönüşür. Unutmayın 3 hafta düzenli spor ve diyetin sonunda vücut ancak kilo vermeye başlar. Çünkü bu 3 hafta içinde yağlar gider, yerini su alır. 3 haftadan sonra kilo verilmeye başlanır. Karnı guruldayan insanin midesi ve bağırsakları boştur. Karnı guruldayan insan kilo vermeye başlamıştır. Zayıflamış durumunuzu hayal edin. Saçınızdan tüm vücut hatlarınızı canlandırın. Yürüyüşünüzden duruşunuza kadar zayıf olduğunuz haldeki hareketlerinizi hayal edin. Zayıf halde neler giydiğinizi, vücudunuzun hareket özgürlüğünü hayal edin. Bir takvim sayfası hayal edin ve böylece bir tarih belirleyin. Korku ve mazeret yoktur. En son olarak bu hayalinizi devamlı kurun ve onu devamlı kurmaktan hiç vazgeçmeyin. Bu duruma gelmek için yapılması gerekenleri yapın ama bir beklentiniz olmasın.
KORKU ve TELAŞ
Telaşın en çok görülen sebebi korkudur. Eğer korkularınızı bilir ve korkularınıza BOYUN EĞER, korkularınızı kabul ederseniz KENDİNİZLE BİRLİKTE OLMADIĞINIZI da kabul etmiş olursunuz. Bu basit gerçeğe BOYUN EĞİN. Gerginlik ve tedirginlik duyguları sahip olunan gücü ve enerjiyi boşa harcar, bitirir. Ruhsal enerjinizi göz önünde tutunuz. Ruhsal enerji ile fiziksel enerjiyi birlikte dengeli kullanınız. Eğer bir süre korktuğunuz halde çok cesur bir insan gibi davranır ve cesur insanların davranışlarını gözlemler, örnek alırsanız, bir süre sonra sizde korkularını bir kenara bırakmış cesur bir insan olursunuz. Bu yöntem psikolojik olarak kanıtlanmıştır. Cesur bir insan nasıl yaşar, nasıl davranır?
HASTALIK VE AĞRIYI gidermek. Hastalık ve ağrılar ister içerden ister dışarıdan kaynaklansın, bilinçaltınızda o acıya veya hastalığa karşı bir çözüm yolu vardır. Hasta olduğunuza ağrınızın olduğuna İNANIN. Hasta olduğunuza inanmanız için, illa ki bir doktorun size hasta olduğunuzu söylemesi mi gerekli? Ağrıyı ve hastalığı İSTEMEDİĞİNİZİ bilinçaltınıza yüksek sesle söyleyin. Defalarca DEĞİŞİN veya da DEĞİŞİN BİRLİKTE şarkısını söyleyin. Sorunlarınız olan kendinizi veya sorununuz olan insani bir sosyal görevli gibi karşınıza alın her şeyini bir kağıda yazın ve üzerinde düşünerek çözüm yolları üretin. "Bizim sağlıklı kalmamızı sağlayan en büyük güç, doğuştan bizde varolan sağlıklı yaşayacağımıza olan inançtır.” Hippocrattes. Olumlu düşünün.
HERŞEY İSTEDİĞİM GİBİ YOLUNDA GİDİYOR
Her şeyin yolunda gittiği anlar olur. Her yaptığın istediğin gibi olur. Rahat ve kolay yaparsın herşeyi, her şey yolunda gider, iyi rastlantılar, iyi rastlantıları takip eder, çevrendeki herkes her şey adeta islerinin olması ve senin işlerinin yolunda gitmesi için el birliği etmiştir, herkes adeta o yönde hareket eder. Her işin huzur içinde rahat, kolay ve seni mutlu edecek şekilde hoş süprizlerle yürür gider. Korkudan uzak mutluluk içinde... Yolunda gitsin işlerim. İşlerimin yolunda gitmesini istiyorum. Eğer içinizde bir boşluk duygusu varsa bunu gidermenin ilk yolu başkaları için iyi şeyler düşünmek ve onlara yardım etmektir.
SORUN ÇÖZME YÖNTEMİ
  1. İnanın her sorunun bir çözümü vardır. İnanın.
  2. Sakin bir insan olun. Vücut kaslarını gevşek tutun, kaslarınızı gerginlikten koruyun. Alfa durumuna geçin.
  3. Zihinsel olarak sorunlarınıza kısa sürede en iyi çözümü bulacağım diye beyninizi zorlamayın. Çünkü kendimiz en güç durumumuzda bize en iyi çözümü sunacak şekilde oluşmuştur. Belki daha hazır değilsiniz.
  4. Ben profesyonelim.
  5. Kendi sorunlarınıza kendinizden çıkıp, kendinizi başkasının yerine koyup, o ne yapardı sorusunu sorun. Sorunlarınıza duygusallıklarınızı (korku, hoşlanma veya hoşlanmama, kızgınlık,.) karıştırmayın. Profesyonelce olaylara ve KENDİNİZE insanlara bakın.
  6. Sorunlarınız olan kendinizi veya sorununuz olan insani bir sosyal görevli gibi karşınıza alın her şeyini bir kağıda yazın ve üzerinde düşünerek çözüm yolları üretin.
  7. Gerekiyorsa dua edin. Özellikle kutsal yerlerde, mezarlıklarda ve doğa içinde yaptığınız yürüyüşler esnasında çözüm yolu için yapılan dualar bilinçaltınızı ve kendimizi devreye sokacak ve bizim için en uygun çözüme, nasıl ulaşacağımızı gösterecektir.
Sorun çözmenin başka bir yolu:
Yaratıcı olun: probleminize çözümler bulun ve bunları yazın.
Organizatör olun: fiziksel olarak bulduğunuz yukarıdaki çözümleri nasıl uygulayacağınızı düşünün. Bunları yazın.
Eleştirisel olun: yargıç rolünü üstlenerek hoşunuza gittiği kadar kendinizi zorlamadan eleştirisel olun. Uygulayacağınız bu çözümlerin beraberinde neler getireceğini yazın. Sonuçta ortaya çıkan veya geriye kalan çözümler sizin için en iyi çözümlerdir. Onları da bir kağıda yazın ve her gün görebileceğiniz bir yere koyun.
MEDITASYON
İnsanlar iç ve dış tabaka olmak üzere iki tabakadan meydana gelirler. İç tabaka bizim duygularımız ve zihinsel bilgilerimizle beraber kişiliğimizdir. GERÇEK BENİMİZDİR. Dış tabaka ise dış dünyanın etkilerine göre hareket eden, dış dünyaya nasıl yanıt verdiğimizin nasılıdır. Eğer iç tabakamızla olaylara bakar ve eğer iç tabakamızla dış tabakamıza bakabilirsek içimizde bir ışık yanar. İç tabakamız bilinçaltımız mıdır? İç tabakamıza meditasyonla ulaşabiliriz. Meditasyonla vücudumuzda yasayan kişiye ulaşabiliriz. Vücudumuzun patronu ve sahibi olup onu kontrol edebiliriz. Düşüncelerinin sahibi olmaya çalışma onlar birer çarpışan otodur, düşüncelerin birbiriyle çarpışırlar, aynı yönde giderler fark etmez. Sen yanda dur ve onları kendi hallerine bırak. Vücudun senin evindir, onu temizle, ona bak, onu koru. Çevremiz negatif ve pozitif enerjilerle doludur. Negatif ve pozitif enerjileri devamlı içimize alırız. Negatif enerjiyi dışarıda tutma veya bloke etmek gibi bir şey söz konusu değildir. Negatif enerjiyi içimizde bloke etmediğimiz sürece ondan korkmamıza gerek yoktur. Verdiğimiz nefesle negatif enerjiyi evden dışarı yollamak en güzel yoldur. Yaşamda her şey-5 duyumuzla algıladığımız-enerjidir. Biz dünyadaki bu tüm enerjileri üçüncü gözle iceri alırız. Bu yüzden pozitif enerji veren şeylere yönelip onları üçüncü gözle içeri almalıyız. Anahtar sözcük ENERJİYE KARŞI KOYMA dır. Enerjileri zorla negatif pozitif diye ayırma karşılaştığın tüm enerjileri bir paket olarak KABUL ET, karşı koyma. Siz bazen içi sıkıntı ile dolu bir gemi yolcusu gibisiniz. Lütfen geminin arkasına gidip sıkıntılarınızı denize atarmısınız. İçinizi, gögsünüzü billur BERRAK bir su gibi düşünun ve hissedin. Berraklık deyin. Bu da bir anahtar kelimedir. Bu kelimeyi yavaş yavaş tadına vara vara hissederek söyleyin. Bütün ilhamlar sessizlikten doğar. Thomas Carlyle Huzur dolu sakin bir dimağa kavuşmanın en etkili yollarından biride sessiz durma egzersizleri yapmaktır. Kendimiz= bilinçaltımız, içimizdeki gerçek ben (eğer kim olduğunu biliyorsak), sağduyumuz, içgüdülerimizdir. Kendimizle iyi bir ilişki kurmuşsak ondan bize bedenimiz, aklımız ve ruhumuz için gerekli enerji akar. İlişki ne kadar güçlü ise enerjimizde o kadar çok olur. Çalışırken ruhsal enerji ile bedensel enerjiyi iyi dengelemeliyiz. Birini öbüründen fazla zorlayıp kullanırsak, aynı yağsız bir motor gibi belli bir süreden sonra parçalanır, bozuluruz. Vücudunuzun her küçük parçasını kullanırken ruhsal enerjiyle birleştirerek kullanınız. Ruhsal enerjinizi her zaman göz önüne alınız. Duygu ve düşünceleri kontrol etmeyi öğrenmek zaman ister. Bunu öğrenmek için önce vücudumuzun tepkilerinin bilincine varıp o tepkileri ve vücudumuzu kontrol altına almalıyız. Bunu da her gün düzenli egzersiz yaparak yavaş yavaş öğrenebiliriz.
YING YANG
Yang enerji aydınlık, ying enerji karanlık. Yin yang’i besler, yang’da yin’i canlandırır. Erkek yang, kadın ying’dir. Erkeğin başı yang, göbeği ying’dir. Vücudumuzda ying vücudumuzun yapısı, yang ise vücudumuzun yaptığı eylemler ve hareketlerdir. Dünya ve onun enerjisi bir yang enerjidir. Onu bloke edersek vücudumuz enerjisiz kalır.
HAYATTA ZORLUK DİYE BİR ŞEY YOKTUR. BIR İŞ ZOR DİYE DÜŞÜNEN HASTADIR.
  • DUA BOYUN EĞİYORUM Kİ BİLİNÇALTIM, BENİM EN ZENGİN ARKADAŞIM VE EN BÜYÜK HAZİNEMDİR, BOYUN EĞİYOR VE İNANIYORUM Kİ BEN VE BİLİNÇALTIM BİRLİKTEYİZ
  • ŞÜPHESİZ İNANIYORUM Kİ AFFEDİLMEYİ DİLEYEREK BOYUN EĞİYORUM Kİ HER GÜN DAHA İYİ OLUYORUZ VE HERŞEYİ BİRLİKTE YAPIYORUZ.
  • ŞÜPHESİZ İSTİYORUZ Kİ BİLİNÇALTIMLA BİRLİKTEYİZ VE BİLİNÇALTIMLA BİRLİKTELİĞİMİZE İNANIYORUZ
  • BİLİNÇALTIM VARLIĞIN VE HER ZAMAN YANIMDA OLDUĞUN İÇİN SANA SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMİ SUNARIM. TEŞEKKÜR EDERİM VARLIĞIMIN BÜTÜNÜNE.
  • AFFET BENİ BİLİNÇALTIM BİRLİKTELİĞİMİZDEN ŞÜPHE EDERSEM GÜCÜNDEN ŞÜPHE EDERSEM BAĞIŞLA BENİ. BANA BİRLİKTE OLMAMIZ İÇİN VE BİRLİKTE KALMAMIZ İÇİN YARDIMCI OLUNUZ
  • İŞLERİMİZ YOLUNDA GİDİYOR MUTLU EDİYORLAR BENİ. DAHA DA YOLUNDA GİTSİN İŞLERİNİZ DAHA DA MUTLU ETSİNLER BİZİ.
  • KENDİMİ SEVİYORUM VE SANA SONSUZ BİR SAYGI DUYUYORUM. BİRLİKTE YAŞAMIN GÜZEL YANLARINI YAŞIYORUZ. SANA TEŞEKKÜR EDERİM.
Bu sayfada verilenler: http://members.lycos.nl/erdinc1970/newpage1.html web sayfasından alınmıştır.
Bu kaynağı WinWord doküman dosyası olarak indirmek istiyorsanız, tıklayınız.