Daha Okurken Kafanız’ın Dağınıklığı Gidecek Mutlaka Okuyun!
Enerji durağanlaştığında dağınıklık yığılır, dağınıklık büyüdükçe de enerji durağanlaşır.
▫️Dağınıklık Tıkalı enerjidir.
Dağınıklığın
karşılığı olan “Clutter” sözcüğü, Ortaçağ İngilizcesindeki donma,
pıhtılaşma anlamındaki “clotter” kelimesinden gelmektedir. Arttıkça sizi
içine alması, yolunuzu tıkaması da aynı şeye işaret eder.
Dağınıklık arttığı oranda mekana düşük seviyeli enerjiler de çekilmiş olur.
Benzer benzeri çeker, prensibi burada da geçerlidir.
Bunu
her insan bilir; Sokakta yürürken birinin bir kenara bir izmarit veya
boş bir sigara paketi attığını görürsünüz. Ertesi gün aynı yerden
geçerken bir de bakarsınız, izmaritin/paketin yanında daha başka atıklar
da birikmiş. Çok geçmeden burada bir çöp tepesi oluşur. Dağınıklık
evlerde de aynı şekilde çoğalır. Başta az bir şeyle başlar, derken
büyüdükçe büyür, çevresindeki durağan enerji de ona bağlı olarak çoğalır
ve yaşamınız üzerindeki durağanlaştırıcı etkisini hissettirir.
İnsan
yaşamında yeni bir sayfa açmak istediği zamanlarda, ya da sıkıntı
bastığında kendini, evindeki veya odasındaki dağınıklığı toparlarken ya
da bazı eşyaların yerlerini değiştirirken bulabilir.
Fakat
insanların büyük çoğunluğu dağınıklıklarıyla yaşamaya
alışabilmektedirler. Tıkalı enerji son derece yapışkandır ve gerçekten
silkelenip bir şeyler yapmak için esaslı bir çaba gerekir.
▫️DAĞINIKLIK NEDİR?
Oxford sözlüğünde “düzensizce birikmiş nesne kalabalığı” olarak tanımlanan dağınıklık, dört sınıfta ele alınıyor:
* Kullanmadığınız ya da sevmediğiniz nesneler
* Dağınık ya da düzensiz eşya
* Çok küçük bir alanda çok fazla eşya
* Tamamlanmadan yarım bırakılmış her şey
▫️KULLANMADIĞINIZ YADA SEVMEDİĞİNİZ NESNELER
İnsan
sahip olduğu her şeye görünmeyen kılcal enerji damarlarıyla bağlanır. O
eşyaya verilen değer, yüklenen anlam, onun hakkındaki düşünce ve
duygular eşya ile insan arasında bir alışveriş meydana getirir. Pozitif
anlamda kullanılan, yararlı olan, bir fonksiyon gören veya sevilen
nesneler olumlu enerjinin yayılmasında yararlı olabilir. Bunun tersine
evdeki kullanılmayan, bozuk, sevilmeyen, kurtulunmak isteyip de
atılmayan, başkasına ait olan, bir kenarda unutulan her şey, enerjinin
durağanlaşmasına yol açar.
Sizin
için bir anlam ifade etmeyen, önemi olmayan, kullanılmayan şeylerden
kurtulunduğunda insan kendini bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak da
hafiflemiş hissedecektir.
▫️DAĞINIK YA DA DÜZENSİZ EŞYA
Sadece
sevilen ve kullanılan eşyaları evde tuttuğumuzu varsayalım, eğer bu
eşyalar dağınık duruyorlarsa, mekan dağınık sıfatını korur, aradığımızı
bulmamız zorlaşır.
Neyin nerede olduğunu bildiğinizde yaşam kolaylaşır.
Örneğin
hepimiz evimizde yatağımızın nerede olduğunu biliriz. İnsanın yatağıyla
arasındaki enerji bağı dolaysız ve açıktır. Bir de ev anahtarınızı veya
şemsiyenizi veya başka bir şeyi düşünelim. Yeri genellikle tam olarak
biliyor muyuz, yoksa zihinsel olarak ortalığı ayağa kaldırdığımız oluyor
mu? Ya yanıtlamamız gereken mektup, ya da zarfa koyup atılmayı bekleyen
bir mektup? Bazen haftalar sonra gazetelerin arasından elimize
geçebilir.
Neyin nerede olduğunu bilmekten kaynaklanan huzur ve açıklık, bu durumlarda stres ve karmaşaya dönüşür.
Cüzdanımız
veya çantamız o an için önemli gelen ama birkaç gün sonra işlevini
yitiren telefon, adres ve not kağıtlarıyla, gerekli gereksiz broşürlerle
dolup taşıverir.
Ya ani bir itilimle otomatik olarak alınan veya toplanan şeyler…
Eve
getirir, “Şimdilik şuraya koyayım da sonra kaldırırım.” deriz. Ancak
koyduğumuz yerde kalır. Kimi zaman aylarca kimi zaman yıllarca
kalabilirler. Akla geldikçe veya gördükçe zihnimizin bir köşesinde belli
belirsiz bir bıkkınlık yaratırlar.
Burada önerilen elbette abartılı bir titizlik veya düzenlilik hastalığı değildir.
▫️KÜÇÜK BİR ALANDA ÇOK FAZLA EŞYA
Kimi
zaman sorun yerden kaynaklanabilir. Aile büyür veya eşyalar çoğalır ama
mekan aynı kalır. Dağınıklık zamanla evde nefes almakta güçlük yaratan
bir hal alabilir. Çözüm büyük bir yere taşınmak ya da evde ciddi bir
ayıklama yapmaktır.
▫️TAMAMLANMADAN BIRAKILMIŞ ŞEYLER
Dağınıklığın
bu türünü görmek daha zor, bilmezden gelmek daha kolaydır. Ancak
sonuçları birçok alana yayılır. Tamamlanmadan bırakılmış her şey
fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal alanda dağınıklık ve tıkanıklık
yaratır.
Evinizdeki
veya çekmecenizdeki ele alınmamış şeyler, yaşamınızda ele almadan
bıraktığımız şeyleri yansıtır ve sürekli olarak enerjimizi çeker. Kırık
çekmecenin tamiri, bozuk bir saatin veya aracın onarımı, damlayan
musluğun contasının değiştirilmesi gibi ufak tefek tamiratlar bile
mekanın enerji akışında önemli roller görür. Ve mantal alanda da ümit ve
uyanıklık hallerine ulaşmada yararlı olabilir.
Dikilecek
düğmeler, aranması gereken telefonlar, koparılması gereken ilişkiler ve
diğer her tür belirsizlik, dönüp yüzleşmediğimiz sürece ilerlememize
engel olur. Eğer istenirse insandaki tevil ve savunma mekanizmaları
bunları gayet güzel bastırıp kamufle edebilir, ama bunu yapmak için
daima enerji tüketir. Bitmeyen her iş yaşam enerjimizden çalar, adeta
bir enerji vampiri gibi bizi sömürür.
▫️DAĞINIKLIK BİZİ NASIL ETKİLER?
Çoğu
insan dağınıklıktan nasıl etkilendiğini bilmez. Dağınıklığıyla
yaşamaktan memnunluk bile duyabilir. Dağınıklığın etkisi ancak ondan
kurtulunduğunda duyulacak rahatlama ve huzur ile anlaşılabilir.
▫️DAĞINIKLIK KENDİNİZİ YORGUN VE UYUŞUK HİSSETMENİZE NEDEN OLUR
Çoğu
dağınık insan ortalığı toparlamaya hali olmadığını söyler. Kendilerini
sürekli yorgun hissederler. Oysa yorgunluğun nedeni dağınıklığın
çevresindeki durağanlaşmış enerjidir.
▫️DAĞINIKLIK SİZİ GEÇMİŞE BAĞLI KILAR
Bütün
boş alanlarımız dağınıklıkla dolarsa yaşamımıza girecek hiçbir yeniliğe
yer kalmaz. Düşüncelerimiz geçmişe takılıp kalır. Bakışlar ileriye
bakmaktan çok geriye çevrilir. Sorunlarla yüzleşip daha iyi bir gelecek
yaratmak yerine, geçmişi suçlarız.
▫️DAĞINIKLIK BEDENDE DE TIKANIKLIKLARA YOL AÇAR
Dağınıklık
aşırı bir hale geldiğinde evinizin enerjisi tıkanır. Aynı şey bedenimiz
için de geçerlidir. Dağınık kişilerde kabızlık ve hazım bozuklukları,
ciltte donukluk ve bozulmalar gibi rahatsızlıklara daha sık rastlanır.
▫️DAĞINIKLIK KİLONUZU ETKİLER
Yapılan gözlemler, aşırı kilolu insanların genellikle dağınık insanlar olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bir bayanın dediği gibi;
“Evinizi ıvır zıvırdan arındırdığınızda bedeninizi abur cuburla doldurmak da size artık doğru gelmiyor.”
▫️DAĞINIKLIK ERTELEMEYE YOL AÇAR
Dağınıklık
içinde yüzüyorsanız, işlerinizi yarına erteleme eğiliminiz olabilir.
Dağınıklık enerjinin hareket yeteneğini azaltarak herhangi bir şeye
girişmenizi zorlaştırır.
▫️DAĞINIKLIK UYUMSUZLUĞA YOL AÇAR
Dağınıklık
aileler, ev ve iş arkadaşları arasındaki tartışmaların nedenlerinden
biri olabilir. Eğer siz gırtlağınıza kadar dağınıklığa gömülmüş olarak
yaşıyor ya da çalışıyorsanız ama çevrenizdekiler sizin gibi değilse
onların yaşama biçimi sizi engellemez ama sizinki onları kuşkusuz
engeller.
▫️DAĞINIKLIK YILGINLIK YARATIR
Dağınıklık enerjinizi aşağı çekerek kendinizi yılgın, depresif hissetmenize neden olur.
Depresyon
türlerinin çoğu Yüksek Benliğinizin sizi, başka bir şey yapmanızın
zamanı gelmiş olduğu için yapageldiğiniz şeye devam etmekten
alıkoymasından kaynaklanır.
▫️DAĞINIKLIK BAGAJ FAZLASI YARATIR
Eviniz
aşırı dağınıksa, büyük olasılıkla yolculuğa çıkarken de yanınıza çok
eşya alıyorsunuzdur. Dağınıklık bağımlıları “GEREKİRSE” diye peşlerinden
sürükledikleri eşya için fazla bagaj ücreti ödemek durumunda kalırlar.
Tatilden dönüldüğünde valizlerden bir yığın hiç giyilmemiş temiz ama
buruşuk kıyafetler çıkar.
İnsan duygusal ve zihinsel açıdan da fazla bagaj taşımaya eğilimlidir.
▫️DAĞINIKLIK FAZLADAN TEMİZLİĞE NEDEN OLUR
Dağınık
bir alanı temizlemek iki kat daha fazla zaman alır. Ne kadar
dağınıksanız o kadar çok toz ve kir birikir, enerji o kadar
durağanlaşır, temizlik yapmak isteği de azalır.
Yaşadığımız
evin odalarını tek tek dolaşıp dağınıklık yaratan gereksiz ve
kullanılmayan giyecek ve eşyaları gözlemleyip bunların evimizdeki
fazlalık ve dağınıklıktaki payını ve işgal ettikleri alanı yüzdeye
vurduğunuzda ortaya çıkan sonuç şaşırtıcı olacaktır.
Uzmanlar ortalama büyüklükteki bir evin odalara göre dağılımını şu şekilde yapmaktadırlar:
* Koridorlar yüzde 5
* Oturma odası yüzde 10 – 15
* Mutfak yüzde 30 – 40
* Yatak odası yüzde 40
* Banyo yüzde 15 – 20
* Kiler, depo, tavan arası, bodrum, kömürlük vs. yüzte 100 -200
Toplam : 220 – 250 Oda başına düşen ortalama dağınıklık yüzde 35 – 45 arasıdır.
Evinize
ödediğiniz kira, elektrik, ısınma vs. masrafların neredeyse yarıya
yakını boşuna hammallığı yapılan şeylere ödenmektedir. Bu alanları
pozitif yönde sağlıklı işlerde kullanmak varken olumsuz enerjilerin
çoğalmasında kullanmaktayız.
▫️İNSAN NEDEN DAĞINIK YAŞAR?
Dağınıklığın altında görünenden çok daha derin nedenler yatmaktadır.
Çok
meşgulüm, vaktim yok, benim için önemli değil, herkes kendi eşyasını
toplasa ortalık dağılmaz? vs. gibi açıklamalar birer bahaneden öteye
gitmez.
▫️Lazım Olur Diye Saklamak
İnsanların
başlıca biriktirme nedenleri budur. “Nasıl atayım ki” diye yakınırlar,
“günü gelir lazım olur”. Bu noktada gerçekten ihtiyacımız olan şeylerle,
olmayan şeyleri tüm bağımlılıklarımızı bir kenara atarak ayırdetmek
gerekir.
Lazım olur diye eşya saklamak geleceğe güvensizlik işaretidir. Unutmayalım ki düşüncelerimizle kendi geleceğimizi biz yaratırız.
Uzmanların konu ile ilgili rastladıkları gerçek vakalardan birkaç örnek:
* Balık sevmeyen bir adamın tavan arasında on beş yıl boyunca saklanmış beş akvaryum.
* Yirmi yıl boyunca bahçede biriktirilmiş boş şişeler, yağ kapları, kavanozlar, yumurta kutuları.
* Geçmiş yıllara ait onlarca telefon rehberi.
Evimizi bu gözle araştıracak olursak bu listeye ilave edeceğimiz pek çok şey olacaktır.
▫️KİMLİK
Sahip
olduklarımıza sıkı sıkı tutunmamızın başka bir nedeni de kimliğimizin
onlara bağlı olduğunu hissetmemizdir. Eşkoşmalar da diyebileceğimiz
eşyayla olan aşırı bağlar insanın kendi hakkındaki yüzeysel fikrini ve
imajını koruma çabalarından biridir. Bazı şeylerle öylesine
özdeşleşmişizdir ki, onu attığımızda kendimizden bir parçayı
koparırcasına bir hal yaşarız.
Çevremizdeki dağınıklığın görünmeyen nedeni, içinde bulunduğumuz duygusal ve zihinsel dağınıklıktır.
▫️DAHA ÇOĞUN DAHA İYİ OLDUĞU İNANCI
Bugün
hepimizin evlerinde eksiksiz mutfak setlerimiz var. (Gazeteler bile
veriyor) Küçük şeyleri doğramak için küçük bıçaklar, büyük şeyleri
doğramak için büyük bıçaklar, sivri uçlu, küt uçlu, hafif, ağır, et
bıçağı, balık bıçağı, sebze bıçağı, meyve bıçağı vs. Bu setlere sahip
olmamıza rağmen ev hanımlarının çoğu tüm bu işleri bir bıçakla
hallederler.
Beynimiz tam tekmil bir bıçak setine ihtiyacımız olduğuna reklam devleri tarafından yıkanmıştır.
Daha çoğun daha iyi olduğu düşüncesi, mallarını satmak isteyen üreticilerin kafamıza nakşettiği bir yalandır.
▫️EVİNİZDEKİ DAĞINIKLIK ALANLARI:
Ana Giriş Kapısı
Evinizin
kapısının dış tarafı dünyaya bakışınızı, iç tarafı da kendi yaşamınıza
bakışınızı temsil eder. Tıpkı insanlar gibi enerji de bu kapıdan içeri
girer çıkar. Giriş kısmındaki darlık ve dağınıklık evinize taze
enerjilerin giriş çıkışını engeller. Burası temiz ve düzenli durması
gereken en önemli alandır. Askıda duran ve kullanılmayan paltolar vs.,
yerlerde duran ayakkabı, çizmeler vs., gereksiz kuru veya plastik
çiçekler, şemsiyeler, bozuk paralar, fişler, telefon, elektirik
faturaları, broşürler, eski gazete dergiler vs.
▫️Kapıların Arkası
Kanca
ya da kapı tokmaklarına asılı şeyler (giysiler, gecelikler, havlular,
çantalar) olduğu kadar bütünüyle açılmasını engelleyecek mobilya, eşya,
sepet vs. şeyleri de kapsar. Kapılarınız ardına kadar açılmazsa evinizde
enerji serbestçe dolaşamaz, giriştiğiniz her iş için daha fazla çaba
harcamanız gerekir.
▫️Koridor ve Holler
Buralardaki dağınıklık yaşam taşıyıcı enerjinin evin içinde akışına engel olmaktadır.
▫️Mutfak
Mutfak dolaplarınızın içinde neler gizleniyor? Ya bitmeden alınan yiyecekler…
Bütün dolaplarınızda esaslı bir ayıklama ve temizliğe girişin. Derin dondurucunuzla buzdolabınızı da unatmayın.
▫️Yatak Odaları
Yatak
odaları genellikle evde yer bulamadığımız şeyleri koyduğumuz bir
odadır. Yatak odalarındaki dağınıklık çocuklar ve yetişkinler için de
olmaması gereken bir şeydir.
Yatak
odası evdeki en önemli odadır. Çünkü nerede ve nasıl uyuduğunuz
yaşamınızı büyük ölçüde etkiler. Yaşamınızın üçte birini yatak odasında
geçirirsiniz. Bu nedenle yatak odasının düzenli ve sade olması çok
önemlidir.
Yatak altlarına itilen ıvır zıvırlar uyku kalitesine bile önemli etkide bulunmaktadır.
Örneğin
tuvalet masalarının üstleri de kullanılmayan pek çok boş parfüm vs.
şişeriyle doludur. Enerjinin yumuşak ve uyumlu dolaşımı için yatak
odalarındaki yüzeylerin olabildiğince temiz ve boş tutulması
önerilmektedir.
▫️Dolap Tepeleri
Dolap
tepelerine saklanan ve tıkılan şeyler… Evinizde göz hizasından
yukarılara yığılmış dağınıklık genellikle bunaltıcı bir etki yaratır,
hatta baş ağrısı bile yapabilir.
Dolap İçleri
Çoğu
insan sahip olduğu giysilerinin yüzde 20’sini giyer. Bundan kuşkusu
olanlar bir ay boyunca bir test yapabilirler. Bu oran sadece giysiler
değil, sahip olduğunuz çoğu şey ve yaşamdaki çoğu etkinliğe de
uyarlanabilir.
▫️ZİHİNSEL DAĞINIKLIĞI GİDERMEK
Tasalanmaya Son Verin
Endişe
sallanan ata benzetilir. Ne kadar hızlı hareket ederse etsin hiçbir
yere gitmez. Endişe bütünüyle bir zaman israfıdır. Zihinde öylesine bir
dağınıklık yaratır ki, hiçbir şeyi açıklıkla düşünemez olursunuz.
Endişelenmeyi
bırakmayı öğrenmenin yolu, her şeyden önce dikkatinizi odakladığınız
şeye güç kazandırdığınızı kavramaktan geçer. Bu nedenle bir konuda ne
kadar endişe düşünceleri üretirsek, o şeyin ters gitme olasılığını da
yükseltmiş oluruz.
“Korktuğum başıma geldi”
“Sakınılan göze çöp batar”
gibi sözler de bu mesajı insanlara vermek için söylenmiştir.
Endişe
öyle derinlere işleyen bir alışkanlıktır ki, bundan kurtulmak için
kendimizi bilinçli olarak eğitmemiz gerekir. Kendimizi endişe halinde
fark ettiğimiz an durup düşünüp düşünceleri kontrol edip yönünü
değiştirme egzersizleri yapmak gerekir. Bu konuda yakınlarımızdan yardım
da isteyebiliriz.
Endişe ve tasa yaratan şeylerin listeleri çıkartılıp bunlar tek tek çözümlenebilir.
▫️Eleştirmeye ve Yargılamaya Son Verin
Eleştiri
ve yargılama insanda en büyük enerji kayıplarına neden olur. Biraz
incelenirse, özellikle başkalarına yönelik eleştirileri ve
yargılarımalarımızın altında merkez noktamızın kendi zevk ve
alışkanlıklarımız, düşünce kalıplarımız olduğunu anlayabiliriz. Ayrıca
kendimizde olup da hoşumuza gitmeyen yönlerimizi değiştirmek yerine bu
memnuniyetsizliğimizi başkalarını eleştirerek hafifletmeye çalışırız.
Aslına
bakacak olursak hiç kimseyi eleştirip yargılayacak durumda değiliz.
Çünki varlıkların gerçek ihtiyaç ve kapasitelerini bilmediğimiz için
yapacağımız değerlendirmeler son derece isabetsiz olacaktır.
▫️Dedikoduya Son Vermek
Başkalarının
yüzlerine söyleyemediğimiz düşünce ve yargılarımızı, onların olmadığı
ortamlarda dile getirmek, bundan da bir zevk duymak da zihnimizde
fazlasıyla dağınıklık ve enerji kaybı yaratır. Başkaların yüzüne
söyleyemeyeceğimiz hiçbir şeyi onların arkasından da söylememeyi
alışkanlık haline getirmeliyiz.
▫️Ağlayıp Sızlanmaya, İsyan Etmeye Bir Son Vermeliyiz
Ağlayıp
sızlamak, her şeyi ve herkesi suçlamak, problemlerin kaynağını ve
sorumlusunu daima dışımızda aramak da düşüncelerimizide büyük dağınıklık
yaratır.
▫️Zihinsel Gevezeliğe Son Vermek
Psikologlar
ortalama insanın aklından günde atmış bin düşünce geçtiğini tahmin
ediyor. Ve ne yazık ki bu düşüncelerin % 95’i önceki günkü düşüncelerin
aynısıdır. Bir önceki günküler ise daha önceki günki düşüncelerle
aynıdır. Ve bu şekilde katlanarak sürüp gitmektedir.
Kısacası
zihinsel faaliyetimizin büyük çoğunluğu verimsiz, tekrara ve
alışkanlıklara dayalı, insanı hiçbir yere götürmeyen zihinsel
gevezeliklerden ibarettir.
▫️En son ne zaman farklı ve özgün bir düşünce ürettik?
Bizlere
bunlar öğretilmiyor! Genellikle hepimiz belli düşünce kalıplarıyla
yaşayıp, zihinlerimizi gündelik yaşamın yüzeysel akımlarıyla
doldurmaktayız.
Eğerki
gün içerisinde kendimizi tüm düşünce akımlarından uzak tutup çok değil
beş on dakika ayırabilirsek, içsel gevezeliği dindirerek, şuurumuzu daha
yüksek bir bilgeliğe açık hale getirip, yaşamımızda yol gösterici
etkileri ayıklayıp seçebiliriz. Yaratıcılığımızı artırabiliriz.
▫️Bu Gününün İşini Yarına Bırakmamak
“Bu günün işini yarına bırakma” sözünü yaşamımızda hayata geçirmeliyiz.
Örneğin
size bir telefon numarası verecek arkadaşınızla konuşuyorsunuz. Numara
yanındadır ama ertesi gün arayıp vermeyi önerir veya siz onu daha sonra
arayıp öğreneceğinizi söyleyebilirsiniz. O an bitmesi gereken bir iş
ertesi güne uzamıştır ve başka aksaklıkları da beraberinde getirecektir.
Ertesi gün o numarayı aramanız gerektiğinde arkadaşınızı
bulamayabilirsiniz. Ve o numara ile ilgili iş ertesi günlerde unutulur.
Zincirleme olarak pek çok problem yaşanabilir.
Ertelenen işin akılda tutulması büyük bir enerji kaybıdır.
Telefon numarasını hemen orada alın, yaşamınızda yapılacak işler listesi bir madde eksilmiş olsun.
Yerine getirilmemiş sözler de büyük bir enerji kaybına ve zihinsel dağınıklığa neden olur.
Bir
arkadaşımızla hafta sonu için bir program yaparız, fakat günler
geçtiğinde o gün bizim için öncelik sırası daha yüksek olan bir durumla
karşılaşabiliriz. En doğrusu meseleyi fazla uzatmadan arkadaşımızı
aramaktır. Bir bahane bulmak, yalan söylemek ya da isteksizce buluşmak
buluşma gününün öncesi ve sonrası ciddi enerji kayıplarına neden
olacaktır.
▫️RUHSAL DAĞINIKLIĞI GİDERME
Fiziksel,
duygusal ve zihinsel dağınıklığın varlığın gelişimine en önemli olumsuz
etkisi üzerinde durarak konuyu toparlamaya çalışalım. Dağınıklığın
yaşamımızdaki farklı görünümlerinin sonucunda varlığımız, yaşam amacının
farkındalığını yitirir.
Dünyaya
gelirken beraberimizde getirdiğimiz özgün amacımızın yeniden yüzeye
çıkıp anlaşılabilmesi için dağınıklıklarımızı temizlemeliyiz.
Hemen
hemen tüm ruhsal ve felsefi bilgiler, içinde yaşadığımız çağın
gezegenimiz tarihinde insan gelişimi bakımından en önemli zaman olduğu
konusunda ortak bir noktada birleşmektedir. Dünyanın büyük bilgi
kaynakları eskiden pek az insanın elindeydi. Çağımızda ise bu tam tersi
durumdadır. İnsan istediği bilgilere küçük bir çaba ile ulaşabilir.
Bugün
bulunduğumuz noktaya ulaşana dek varlığımızın yeryüzü okulunda teptiği
sayısız yolları ve verdiği büyük mücadeleleri düşündüğümüzde, içinde
bulunduğumuz durumun değerini anlayabiliriz.
İçsel varlığımızın sesini duyabilecek hale geldiğimizde bütün gereksinimlerimiz karşılanır.
Kendimizde,
çevremizde ve yaşamımızda daha uyumlu, esnek, huzurlu ve başarılı olmak
istiyorsak, basamak basamak dağınıklıklarımızı düzene sokmalıyız. Bunun
aslında hareket noktası zihin olmalıdır. Bu nedenle daha fiziksel ve
elle tutulur çözümler çağımız insanları tarafından daha fazla ilgi
bulabiliyor.
Odamızın
dağınıklığı zihnimizin dağınıklığının bir yansımasıdır. Fakat yapay bir
şekilde sadece odamızı toplayarak veya bir yardımcı tutup temizleterek
zihnimizdeki çöplerden kurtulabilir miyiz?
Hayır.
İçinde
bulunduğumuz ikilemlerden, yargılamalardan, şikayetlerden,
hoşnutsuzluklardan, güvensizliklerden ve endişelerden kurtulabilir
miyiz?
Hayır. Eğer bu kadar kolay olsaydı, şeklen uygulanan pek çok öğreti dünyayı pozitif bir küreye çevirmeye yeterli olurdu.
Şekil değil öz önemlidir.
Elbette
başlangıç için fizik boyuttan başlayabiliriz, fakat bunu o seviye ile
sınırlı tutmamak gerekir. Fizikten başlayıp mantal seviyeye doğru
hareket edebiliriz.
Günlük
yaşam dediğimiz, insana sıradan ve anlamsız gibi gelen yaşamlarımızın
içinde fark edilip öğrenilmeyi bekleyen sayısız dersler ve deneyimler
saklıdır. Yaşamın bu yönlerini görebilmenin yolu ise bakış açımızı
değiştirmeden geçmektedir. Aynı şekilde bakıldığında her şey aynı
görünür. Bakış açısı değiştiğinde yaşamın muhteşem akışı ve değişkenliği
fark edilebilir.
Alıntı.